Yıllarca kırılan kırıldığı yerde kaldı!
Her gelen sorunları çözeceği vaatlerini yaptı, ama bırakınız sorunu çözmeyi her şey daha da berbat edildi.
Seçimi kazananlar bakanlık koltuğu peşinde, yandaşları da üçlü kararname peşinde koştu. Üçlü kararname ile atananlar görev değişikliği için şımarıklık yapmaya devam etti.
Müdür olan müsteşarlık da istedi.
Böylece yıllar boyu süren çarpık bir düzen el birliği ile yaratıldı.
Ne özel sektör rahat bırakıldı ne de kamu…
Sonunda gelinen noktada buna sebep olan siyasetçiler de bunların karşısında olduğu halde sessiz kalan da bu durumu el birliği ile üretti.
Buna ses çıkarmayan bizler de ortak olduk!
Gelinen pozisyonda bilinmelidir ki birisi size bir şeyi armağan etmişse siz bunun kıymetini kavrayamazsınız.
Makam da mevki de para da özgürlük de…
Kazanılmadan, hak edilmeden ele geçirilen hiçbir şeyin ömrü uzun olmaz. Çünkü değerini kavramak mümkün olmaz. Değersizleştirilenler kamu yararına olan işler olunca da sonuç bizim geldiğimiz noktada yaşananlar olur.
Bir bakar mısınız?
Devlet bile armağan edilmiş görülüyor.
Bizim ne istediğimiz, nasıl istediğimizi soran olmadığı için, bize dayatılanı armağan edilmiş gibi gösterilmesi sureti ile hayata geçirdik şimdi de bir ateş topu gibi kucağımızda bulduk.
Ne acıdır ki tüm bunlar artık düğüme dönüşmüş, düğüm iyice sıkışmış ve içinden çıkılamaz bir hal almıştır.
Daha önce de yazmıştım:
Bir düşünün ki sınav ile girilmesi mümkün olan ve teşkilat yasaları kapsamında ilan edilen münhallere yarışarak gelmesi gereken kişiler olduğu halde siyasi erk geçici olarak kamu görevlilerini istihdam ettiler. Sonra yıllar boyu ne kamu görevi ne de anayasa ile ilgili sınavları geçemediler. Kamuda kangrene dönüşen bu yarayı iyileştirmek yerine bu yarayı kazımaya ve büyütmeye devam ettiler.
Popülizm maksatlı olarak da bu yaranın üzerini kapatmak için bu kişilere torba kadro ile göstermelik olarak düzenlenen sınavlar ile kadro tahsis ettiler. Barem içi artışlar ve çeşitli haklar ile çalışma koşullarını sınavları geçenler ile iyileştirdiler.
Zaten işe alınmaları torpil ile partileri aracılığı ile gerçekleşen bu kişilerin terfi ve tayinleri sınavla geçenlerden daha hızlı, daha çok ve daha kolay oldu!
İşte gelinen nokta…
Bu kişiler üçlü kararnameler ile atanarak hem maaşları hem makam ve mevkileri hem de emekli ikramiyeleri katlandırılarak onlara sunulan bu imkanlar dur durak bilemeden devam etti.
Sonuç toplumun zarara uğradığı ama kişilere ayrıcalıklar sağlandığı bir ortama geldik.
Sanıyor musunuz ki fütursuzca devlet imkanlarını kullanmak aniden ve rastlantısal olarak birkaç kendini bilmezin işi…
Hayır!
Artık hepimizin işi…
O halde hırsıza, yalancıya, düzenbaza, dolandırıcıya, kendini bilmeze, hadsize haddini sadece hep birlikte bildirerek bir sonuç alabiliriz.
Yoksa iş işten geçmiş oldu bilin…
Dr. Çiğdem DÜRÜST