Rusya tanklarını Donbas’a sürdüğünden beri devam eden ve bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyen süreç küresel krize sebep olduğunda barış nidaları atılmaya başlamıştı. Coğrafyanın stratejik ülkesi Türkiye, çatışmaların başladığı andan bugüne barışın net tarafı olarak her iki ülke ile diyalog geliştirdi. Türkiye, öngörülemez krizlere sebep olacak krizleri doğru, etkin ve çözüm odaklı diplomasi ile tarafları ortak noktaya getirebildi.
Türkiye’nin diplomatik çabaları için Rusya ve Ukrayna devlet başkanları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a her alanda teşekkürlerini iletmeyi eksik etmedi. Tahıl anlaşmasıyla küresel gıda krizinin önü alındı, esir takaslarına çözüm için aracılık ederek çözülebilecek sorunların yöntemine katkı sağlandı. Buraya kadar anlattıklarımızda savaşın her iki tarafına da cümlelerimiz de yer verebiliyorken İsviçre’de ‘Ukrayna Barış Zirvesi’ başlığıyla yazacağımız cümlelerin öznesi eksik kalıyor.
İsviçre’deki zirve kiminle barışmak istiyor?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın konuşmasından önemli satır başları süreci doğru okumamıza yardımcı oluyor. Bakan Fidan, zirvede Rusya’nın varlığının sonuç odaklı olmak adına önemli olduğuna değinerek diplomasi ihtiyacını belirtti. Türkiye’nin sorunların çözümünde oynadığı kolaylaştırıcı rol sahnedeyken senaryonun içinde Rusya’nın olmadığı bir oyunun seyirciler tarafından alkışlanması mümkün görünmüyor.
“Adil bir barışın kaybedeni olmaz”
Türkiye uluslararası her krizde adil bir barış için arayışlarını sürdürmek adına diplomasi yürütürken dış politikasını da buna göre aktif hale getirmeye devam ediyor. Bakan Fidan’ın BRICS+ için Rusya ziyareti ve görüşmeleri, Çin temasları ve mevkidaşlarıyla yaptığı aktif görüşmeler Türkiye’nin dünyaya ve olaylara 360 dereceden baktığının net kanıtıdır. İsviçre’den Ukrayna için barış çıkmasını beklemek çok uzakken Ukrayna ve Rusya’ya daha yakın sembolik kentlerde barış aramak için çaba göstermek daha gerçekçi, samimi ve çözüme katkı sağlayıcı olsa gerek. Ankara’dan, Kiev ve Moskova’ya bakıldığında bölgenin huzura kavuşma umudu sıkılan her elde ve verilen her pozda daha belirginleşiyor.
Rusya tanklarını Donbas’a sürdüğünden beri devam eden ve bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyen süreç küresel krize sebep olduğunda barış nidaları atılmaya başlamıştı. Coğrafyanın stratejik ülkesi Türkiye, çatışmaların başladığı andan bugüne barışın net tarafı olarak her iki ülke ile diyalog geliştirdi. Türkiye, öngörülemez krizlere sebep olacak krizleri doğru, etkin ve çözüm odaklı diplomasi ile tarafları ortak noktaya getirebildi.
Türkiye’nin diplomatik çabaları için Rusya ve Ukrayna devlet başkanları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a her alanda teşekkürlerini iletmeyi eksik etmedi. Tahıl anlaşmasıyla küresel gıda krizinin önü alındı, esir takaslarına çözüm için aracılık ederek çözülebilecek sorunların yöntemine katkı sağlandı. Buraya kadar anlattıklarımızda savaşın her iki tarafına da cümlelerimiz de yer verebiliyorken İsviçre’de ‘Ukrayna Barış Zirvesi’ başlığıyla yazacağımız cümlelerin öznesi eksik kalıyor.
İsviçre’deki zirve kiminle barışmak istiyor?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın konuşmasından önemli satır başları süreci doğru okumamıza yardımcı oluyor. Bakan Fidan, zirvede Rusya’nın varlığının sonuç odaklı olmak adına önemli olduğuna değinerek diplomasi ihtiyacını belirtti. Türkiye’nin sorunların çözümünde oynadığı kolaylaştırıcı rol sahnedeyken senaryonun içinde Rusya’nın olmadığı bir oyunun seyirciler tarafından alkışlanması mümkün görünmüyor.
“Adil bir barışın kaybedeni olmaz”
Türkiye uluslararası her krizde adil bir barış için arayışlarını sürdürmek adına diplomasi yürütürken dış politikasını da buna göre aktif hale getirmeye devam ediyor. Bakan Fidan’ın BRICS+ için Rusya ziyareti ve görüşmeleri, Çin temasları ve mevkidaşlarıyla yaptığı aktif görüşmeler Türkiye’nin dünyaya ve olaylara 360 dereceden baktığının net kanıtıdır. İsviçre’den Ukrayna için barış çıkmasını beklemek çok uzakken Ukrayna ve Rusya’ya daha yakın sembolik kentlerde barış aramak için çaba göstermek daha gerçekçi, samimi ve çözüme katkı sağlayıcı olsa gerek. Ankara’dan, Kiev ve Moskova’ya bakıldığında bölgenin huzura kavuşma umudu sıkılan her elde ve verilen her pozda daha belirginleşiyor.