Dünyaya bir zamanlar yön veren İngiltere, yapısal krizlerle boğuşuyor. Eğitimden balıkçılığa, sağlıktan dış politikaya geniş bir yelpazede her alanda dağ gibi biriken sorunlar artık paspasın altına sığmıyor.
AB’nin güvenli limanından ayrılan İngiltere, açık denizde sert dalgalara göğüs germeye çalışıyor. Brexit sonrası değişim içerisine giren İngiltere’de en büyük sorun ise ekonomi. AB’den ayrılmanın en büyük gerekçelerinden birisi olarak gösterilen tam bağımsız ekonomi yönetimi, beklentilerin oldukça uzağında kaldı.
Boris Johnson’dan Rishi Sunak’a Downing Street’in sakinleri, vaat ettikleri yapısal reformları uygulamaya sokamadılar. 2020’de AB ile bağlarını tamamen koparan İngiltere, artık Brüksel’in yörüngesinde olmasa da istediği sonuçları elde edemiyor. Bu durumun en net görüldüğü alan üretim verimliliği. 2020 – 2023 arasında Almanya’da üretim verimliliği yüzde 6’ya yakın ve Fransa’da yüzde 4’ün üstündeyken, İngiltere’de bu oran yüzde 3 civarında kaldı. Uluslararası arenadaki rakiplerine göre geride kalan İngiltere’de işsizlik de büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Eski Hazine Bakanı Rishi Sunak’ı iktidara taşıyan sorunların başında işsizlik ve enflasyon geliyordu. Başbakanlığı döneminde işsizliğin neredeyse 5 puan artış göstermesi ve enflasyonun da beklenenin aksine düşme eğilimi göstermemesi, uzman olduğu düşünülen maliye alanında oldukça başarısız bir performans sergilediğini gösteriyor. Bu durum, Sunak’ın sadece şahsi kariyerini değil, aynı zamanda Muhafazakar Parti’nin imajını da zedeledi.
Ekim 2022’de iktidara gelen Sunak döneminde tüketici güven endeksindeki dalgalanmalar da Muhafazakar Parti’ye duyulan güveni günden güne eritti. Sunak’ın iktidara geldiği Ekim 2022’de pozitif tüketici güven endeksi, 2023 sonu itibariyle eksi 10 puana kadar geriledi. İngiliz halkının cebindeki yangını Muhafazakarların söndürememesi, kendi içerisinde liderlik kriziyle boğuşan İşçi Partisi’ni ön plana çıkardı.
Partiler neler vaat ediyor?
Erken seçim ilan eden taraf Muhafazakar Parti olsa da Muhafazakarlar seçimlere daha hazırlıksız gidiyor. İngiliz halkı siyasetçilerden ekonomik çözümler beklerken Muhafazakar adayların gündeminde ekonomiye dair hiçbir madde yok.
Daha güçlü ordu, düzensiz göçle mücadele ve ücretsiz kreş – çocuk bakımı konularını vurgulayan Rishi Sunak, yürürlülüğe giren ekonomi politikalarının uzun vadede meyve vereceğini savunuyor.
2 aydan kısa bir sürede seçimlere hazırlanan İşçi Partisi ise kendinden emin durumda. 2010’dan beri ödeneği azaltılan NHS’i (Ulusal Sağlık Hizmeti) ayağa kaldırmaktan gibi toplumsal refahı artırıcı söylemler benimseyen İşçi Partisi, İngiliz kırsalında gücünü artırmış durumda. İstikrar ve tutarlı politikalar vaat eden Starmeir, iş dünyasının da desteğini arkasına almış durumda.
Downing Street’in yeni sakini kim olacak?
Rishi Sunak’ın erken seçim kararı alması, İngiliz siyasetinde bir güven oyu yoklaması olarak algılanmıştı. Ancak Sunak umduğunu bulamadı. Keir Starmer’ın İşçi Partisi’nde koltuğunu sağlamlaştırması ve parti içi rekabeti sona erdirmesi, Rishi Sunak’ın hesaplarını alt üst etmiş gözüküyor.
Son yapılan anketlere göre İşçi Partisi büyük bir zaferle bu seçimlerden ayrılacak. Beklenti Starmeir’in Avam Kamarası’nda 200’ün üzerinde bir çoğunluk elde etmesi yönünde. İngiliz siyasetinin önde gelen figürlerinden Tony Blair’in 1997’deki 179 çoğunluğunu geçerek İşçi Partisi’ne 2005’ten bu yana ilk genel seçim zaferini kazandırması sadece Starmeir için değil, uzun yıllardır liderlik krizi içerisinde olan İngiltere için de tarihi bir fırsat olabilir.
Muhafazakarların ise 15 yıllık iktidar sonrası yüzde 15 ila 25 arasında oy alması bekleniyor. Yedek kulübesine çekilmesi beklenen Parti için bu oy oranları sadece bir hezimet değil, çöküşün başlangıcı olabilir. Son 10 yıldır parti içi çekişmelerin ayyuka çıktığı Muhafazakar Parti, İngiliz siyasi tarihinde istikrarın timsaliyken kargaşanın merkezi haline geldi. Bu durum, Muhafazakar tabanın partisine sırt çevirmesine yol açabilir. Bir zamanlar Liberal Parti için çalan Westminster’ın çanları, bu sefer Muhafazakârlar için çalıyor.
Dünyaya bir zamanlar yön veren İngiltere, yapısal krizlerle boğuşuyor. Eğitimden balıkçılığa, sağlıktan dış politikaya geniş bir yelpazede her alanda dağ gibi biriken sorunlar artık paspasın altına sığmıyor.
AB’nin güvenli limanından ayrılan İngiltere, açık denizde sert dalgalara göğüs germeye çalışıyor. Brexit sonrası değişim içerisine giren İngiltere’de en büyük sorun ise ekonomi. AB’den ayrılmanın en büyük gerekçelerinden birisi olarak gösterilen tam bağımsız ekonomi yönetimi, beklentilerin oldukça uzağında kaldı.
Boris Johnson’dan Rishi Sunak’a Downing Street’in sakinleri, vaat ettikleri yapısal reformları uygulamaya sokamadılar. 2020’de AB ile bağlarını tamamen koparan İngiltere, artık Brüksel’in yörüngesinde olmasa da istediği sonuçları elde edemiyor. Bu durumun en net görüldüğü alan üretim verimliliği. 2020 – 2023 arasında Almanya’da üretim verimliliği yüzde 6’ya yakın ve Fransa’da yüzde 4’ün üstündeyken, İngiltere’de bu oran yüzde 3 civarında kaldı. Uluslararası arenadaki rakiplerine göre geride kalan İngiltere’de işsizlik de büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Eski Hazine Bakanı Rishi Sunak’ı iktidara taşıyan sorunların başında işsizlik ve enflasyon geliyordu. Başbakanlığı döneminde işsizliğin neredeyse 5 puan artış göstermesi ve enflasyonun da beklenenin aksine düşme eğilimi göstermemesi, uzman olduğu düşünülen maliye alanında oldukça başarısız bir performans sergilediğini gösteriyor. Bu durum, Sunak’ın sadece şahsi kariyerini değil, aynı zamanda Muhafazakar Parti’nin imajını da zedeledi.
Ekim 2022’de iktidara gelen Sunak döneminde tüketici güven endeksindeki dalgalanmalar da Muhafazakar Parti’ye duyulan güveni günden güne eritti. Sunak’ın iktidara geldiği Ekim 2022’de pozitif tüketici güven endeksi, 2023 sonu itibariyle eksi 10 puana kadar geriledi. İngiliz halkının cebindeki yangını Muhafazakarların söndürememesi, kendi içerisinde liderlik kriziyle boğuşan İşçi Partisi’ni ön plana çıkardı.
Partiler neler vaat ediyor?
Erken seçim ilan eden taraf Muhafazakar Parti olsa da Muhafazakarlar seçimlere daha hazırlıksız gidiyor. İngiliz halkı siyasetçilerden ekonomik çözümler beklerken Muhafazakar adayların gündeminde ekonomiye dair hiçbir madde yok.
Daha güçlü ordu, düzensiz göçle mücadele ve ücretsiz kreş – çocuk bakımı konularını vurgulayan Rishi Sunak, yürürlülüğe giren ekonomi politikalarının uzun vadede meyve vereceğini savunuyor.
2 aydan kısa bir sürede seçimlere hazırlanan İşçi Partisi ise kendinden emin durumda. 2010’dan beri ödeneği azaltılan NHS’i (Ulusal Sağlık Hizmeti) ayağa kaldırmaktan gibi toplumsal refahı artırıcı söylemler benimseyen İşçi Partisi, İngiliz kırsalında gücünü artırmış durumda. İstikrar ve tutarlı politikalar vaat eden Starmeir, iş dünyasının da desteğini arkasına almış durumda.
Downing Street’in yeni sakini kim olacak?
Rishi Sunak’ın erken seçim kararı alması, İngiliz siyasetinde bir güven oyu yoklaması olarak algılanmıştı. Ancak Sunak umduğunu bulamadı. Keir Starmer’ın İşçi Partisi’nde koltuğunu sağlamlaştırması ve parti içi rekabeti sona erdirmesi, Rishi Sunak’ın hesaplarını alt üst etmiş gözüküyor.
Son yapılan anketlere göre İşçi Partisi büyük bir zaferle bu seçimlerden ayrılacak. Beklenti Starmeir’in Avam Kamarası’nda 200’ün üzerinde bir çoğunluk elde etmesi yönünde. İngiliz siyasetinin önde gelen figürlerinden Tony Blair’in 1997’deki 179 çoğunluğunu geçerek İşçi Partisi’ne 2005’ten bu yana ilk genel seçim zaferini kazandırması sadece Starmeir için değil, uzun yıllardır liderlik krizi içerisinde olan İngiltere için de tarihi bir fırsat olabilir.
Muhafazakarların ise 15 yıllık iktidar sonrası yüzde 15 ila 25 arasında oy alması bekleniyor. Yedek kulübesine çekilmesi beklenen Parti için bu oy oranları sadece bir hezimet değil, çöküşün başlangıcı olabilir. Son 10 yıldır parti içi çekişmelerin ayyuka çıktığı Muhafazakar Parti, İngiliz siyasi tarihinde istikrarın timsaliyken kargaşanın merkezi haline geldi. Bu durum, Muhafazakar tabanın partisine sırt çevirmesine yol açabilir. Bir zamanlar Liberal Parti için çalan Westminster’ın çanları, bu sefer Muhafazakârlar için çalıyor.