Aralarında yerel yöneticilerin de bulunduğu Filistinliler, topraklarını gasbeden İsrailliler ile İsrail ordusunun “rol değiştirerek” İsrail’in Filistin halkı üzerindeki “planını” hayata geçirmek için çalıştığı görüşünü paylaşıyor.
İsrail’in 1967’den bu yana işgal altında tuttuğu Batı Şeria’yı “ilhak etmeye hazırlık” çerçevesinde huzursuz bir ortam oluşturduğunu belirten Filistinliler, İsrail ordusunun bölgedeki saldırılarını artırdığını ve İsrailli bakanların birçok kez Batı Şeria’nın ilhak edilmesine yönelik açıklamalarda bulunduğunu hatırlattı.
İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria planı
Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Ayrım Duvarı (Utanç Duvarı) ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi Başkanı Mueyyed Şaban, yaptığı açıklamada, aşırı sağcı İsrail hükümetinin amacının Filistinlilere ait daha fazla toprağı gasbetmek ve Filistin topraklarını boşaltmak olduğunu söyledi.
Batı Şeria’da 190’dan fazla gasbedilmiş Filistin toprağı bulunduğunu belirten Şaban, İsrail’in hedefinin tüm Filistin topraklarını ele geçirmek olduğunu ifade etti.
İsrail’in amacına ilişkin Şaban, “İsrail, Filistinlilerin ölmesini, pes edip yerleşim yerlerinde köle olarak çalışmasını veya Batı Şeria ve Kudüs’ü terk etmesini istiyor” dedi.
Şaban, İsrail’in planını gerçekleştirmek için Yahudi yerleşimcilerin Batı Şeria’da güvenlik ve idarenin İsrail’in elinde bulunduğu C bölgesinde Filistinlilere saldırdığına, İsrail ordusunun da aynı amaçla mülteci kamplarına baskınlar düzenlediğine dikkati çekti.
“Filistin topraklarının gaspı İsrail metodolojisi”
FKÖ Yürütme Konseyi Üyesi Vasıl Ebu Yusuf da İsrail’in metodolojisinin Filistin topraklarını gasbederek toprağı kontrol altına almak olduğunu söyledi.
Buna göre, Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin, ordunun koruması altında Filistin beldelerine ve bedevi topluluklara sürekli saldırılar gerçekleştirdiğini, evlerini yaktığını ve sokaklarda kargaşa çıkardığını dile getiren FKÖ yetkilisi, “Yerleşimciler, İsrail hükümetinin uygulayıcı kanadıdır. İsrail hükümeti, projelerini uygulatmak için yerleşimcileri silahlandırır ve eğitir. İsrail aynı amaç uğruna kamplardaki altyapıyı ve Filistinlilerin evlerini yok ediyor” şeklinde konuştu.
İsrail ordusu ile yerleşimciler arasındaki rol değişiminin Filistinlileri Batı Şeria’dan göç ettirmek için yapıldığına vurgu yapan Ebu Yusuf, “Filistin halkı topraklarına sarılmış durumdadır ve asla terk etmeyecektir” dedi.
Ebu Yusuf, Gazze Şeridi’nin gündemde daha fazla yer almasını İsrail’in suistimal ederek Batı Şeria’daki “planlarını” hayata geçirmek için çalıştığını ifade etti.
FKÖ Yürütme Konseyi Üyesi, “Batı Şeria, adı ‘toprak’ olan diğer bir savaş yaşıyor ve bugün yaşananlar, işgalci İsrail ile olan çatışmanın bel kemiğini oluşturuyor” ifadelerini kullandı.
“İsrail, Filistin toplumunu yeniden yapılandırmaya girişti”
Filistinli siyasi uzman ve yazar Ahmed Ebu el-Hica, “İsrail yenilgi şartlarını kabul etmek için Filistin toplumunu demografik ve coğrafi olarak yeniden yapılandırma süreci uyguluyor” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail’in demografik yapıyı bozma planına ilişkin Hica, “Demografik anlamda yerleşimciler, Siyonist hareket ve Dini Siyonizm, Batı Şeria’nın C bölgesinde, sanki İsrail toprağıymış gibi, yavaşça ilerleme, hareket ve inşaat özgürlüğünü kısıtlama sürecine başladı. Yani Filistinlilerin oraya girişini yasakladı” dedi.
Filistinli yazar bu durum için “Batı Şeria’daki geniş alanlara Filistinlilerin girmesinin yasak olduğu demografik bir kısıtlamadır” ifadesini kullandı.
Hica, Batı Şeria’nın doğusundaki Filistin’in Ürdün Vadisi ve Kudüs’ün dış mahallelerindeki meralar da dahil geniş arazilere “sanki İsrail toprağıymış gibi” Filistinlilerin erişiminin yasaklandığını aktardı.
Bölgedeki duruma ilişkin Hica, “Batı Şeria topraklarının yaklaşık yarısı Filistinlilere yasak hale geldi, demografik kısıtlamaya yol açan coğrafi bir kısıtlamadır. Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler, Batı Şeria’da demografik bir farklılık ortaya koyamıyor bu yüzden de orada yaşayan Filistinlilerin hayatını kabusa çeviriyor. Böylece bölge halkı orada yaşayamaz hale geliyor ve göç etmek zorunda kalıyor” şeklinde konuştu.
İsrail’in Filistinlileri yüksek işsizlik oranıyla ekonomik açıdan sıkıntıya sokarak hayatı yaşanmaz hale getirmeye çalıştığını belirten Hica, bu durumun Filistinlileri göç etmeye iten faktörler arasında yer aldığını ifade etti.
Hica, Batı Şeria’daki mülteci kamplarının Filistinlilerin geri dönüş hakkını simgelediğine dikkati çekerek, bu sebeple İsrail’in Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansını (UNRWA) ortadan kaldırmak için çaba gösterdiğini dile getirdi.
İsrail ordusunun özellikle Batı Şeria’nın kuzeyinde son zamanlarda artırdığı baskın ve saldırılarına ilişkin Hica, bunların mülteci kamplarını ortadan kaldırmak ve oradaki Filistin halkını göçe zorlamak için yapıldığını ifade etti.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırı başlattığı 7 Ekim 2023’ten bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda artış yaşanıyor.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 699 Filistinli hayatını kaybetti.
Ayrım Duvarı (Utanç Duvarı) ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi’nin verilerine göre, Filistinlilerin topraklarını gasbeden İsrailliler’in 7 Ekim’den bu yana düzenlediği saldırılarda 19 Filistinli hayatını kaybetti, 785 kişi yaralandı, 28 Filistinli bedevi topluluk göçe zorlandı.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yaklaşık 720 bin Yahudi işgalci yerleşimci yaşıyor. Uluslararası hukuka göre, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki Yahudi işgal birimleri yasa dışı sayılıyor.
Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995’te imzalanan “İkinci Oslo Anlaşması” çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.
Batı Şeria’nın yüzde 18’ini kapsayan “A bölgesi”nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin’e, yüzde 21’lik “B bölgesi”nin idari yönetimi Filistin’e güvenliği ise İsrail’e devredilirken, yüzde 61’ini kapsayan “C bölgesi”nin idare ve güvenliği İsrail’e bırakılmıştı.
Filistin resmi verilerine göre, İsrail ordusu 2024 yılının ilk yarısında Filistinlilere ait 318 yapıyı yıktı.
Aralarında yerel yöneticilerin de bulunduğu Filistinliler, topraklarını gasbeden İsrailliler ile İsrail ordusunun “rol değiştirerek” İsrail’in Filistin halkı üzerindeki “planını” hayata geçirmek için çalıştığı görüşünü paylaşıyor.
İsrail’in 1967’den bu yana işgal altında tuttuğu Batı Şeria’yı “ilhak etmeye hazırlık” çerçevesinde huzursuz bir ortam oluşturduğunu belirten Filistinliler, İsrail ordusunun bölgedeki saldırılarını artırdığını ve İsrailli bakanların birçok kez Batı Şeria’nın ilhak edilmesine yönelik açıklamalarda bulunduğunu hatırlattı.
İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria planı
Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Ayrım Duvarı (Utanç Duvarı) ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi Başkanı Mueyyed Şaban, yaptığı açıklamada, aşırı sağcı İsrail hükümetinin amacının Filistinlilere ait daha fazla toprağı gasbetmek ve Filistin topraklarını boşaltmak olduğunu söyledi.
Batı Şeria’da 190’dan fazla gasbedilmiş Filistin toprağı bulunduğunu belirten Şaban, İsrail’in hedefinin tüm Filistin topraklarını ele geçirmek olduğunu ifade etti.
İsrail’in amacına ilişkin Şaban, “İsrail, Filistinlilerin ölmesini, pes edip yerleşim yerlerinde köle olarak çalışmasını veya Batı Şeria ve Kudüs’ü terk etmesini istiyor” dedi.
Şaban, İsrail’in planını gerçekleştirmek için Yahudi yerleşimcilerin Batı Şeria’da güvenlik ve idarenin İsrail’in elinde bulunduğu C bölgesinde Filistinlilere saldırdığına, İsrail ordusunun da aynı amaçla mülteci kamplarına baskınlar düzenlediğine dikkati çekti.
“Filistin topraklarının gaspı İsrail metodolojisi”
FKÖ Yürütme Konseyi Üyesi Vasıl Ebu Yusuf da İsrail’in metodolojisinin Filistin topraklarını gasbederek toprağı kontrol altına almak olduğunu söyledi.
Buna göre, Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin, ordunun koruması altında Filistin beldelerine ve bedevi topluluklara sürekli saldırılar gerçekleştirdiğini, evlerini yaktığını ve sokaklarda kargaşa çıkardığını dile getiren FKÖ yetkilisi, “Yerleşimciler, İsrail hükümetinin uygulayıcı kanadıdır. İsrail hükümeti, projelerini uygulatmak için yerleşimcileri silahlandırır ve eğitir. İsrail aynı amaç uğruna kamplardaki altyapıyı ve Filistinlilerin evlerini yok ediyor” şeklinde konuştu.
İsrail ordusu ile yerleşimciler arasındaki rol değişiminin Filistinlileri Batı Şeria’dan göç ettirmek için yapıldığına vurgu yapan Ebu Yusuf, “Filistin halkı topraklarına sarılmış durumdadır ve asla terk etmeyecektir” dedi.
Ebu Yusuf, Gazze Şeridi’nin gündemde daha fazla yer almasını İsrail’in suistimal ederek Batı Şeria’daki “planlarını” hayata geçirmek için çalıştığını ifade etti.
FKÖ Yürütme Konseyi Üyesi, “Batı Şeria, adı ‘toprak’ olan diğer bir savaş yaşıyor ve bugün yaşananlar, işgalci İsrail ile olan çatışmanın bel kemiğini oluşturuyor” ifadelerini kullandı.
“İsrail, Filistin toplumunu yeniden yapılandırmaya girişti”
Filistinli siyasi uzman ve yazar Ahmed Ebu el-Hica, “İsrail yenilgi şartlarını kabul etmek için Filistin toplumunu demografik ve coğrafi olarak yeniden yapılandırma süreci uyguluyor” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail’in demografik yapıyı bozma planına ilişkin Hica, “Demografik anlamda yerleşimciler, Siyonist hareket ve Dini Siyonizm, Batı Şeria’nın C bölgesinde, sanki İsrail toprağıymış gibi, yavaşça ilerleme, hareket ve inşaat özgürlüğünü kısıtlama sürecine başladı. Yani Filistinlilerin oraya girişini yasakladı” dedi.
Filistinli yazar bu durum için “Batı Şeria’daki geniş alanlara Filistinlilerin girmesinin yasak olduğu demografik bir kısıtlamadır” ifadesini kullandı.
Hica, Batı Şeria’nın doğusundaki Filistin’in Ürdün Vadisi ve Kudüs’ün dış mahallelerindeki meralar da dahil geniş arazilere “sanki İsrail toprağıymış gibi” Filistinlilerin erişiminin yasaklandığını aktardı.
Bölgedeki duruma ilişkin Hica, “Batı Şeria topraklarının yaklaşık yarısı Filistinlilere yasak hale geldi, demografik kısıtlamaya yol açan coğrafi bir kısıtlamadır. Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler, Batı Şeria’da demografik bir farklılık ortaya koyamıyor bu yüzden de orada yaşayan Filistinlilerin hayatını kabusa çeviriyor. Böylece bölge halkı orada yaşayamaz hale geliyor ve göç etmek zorunda kalıyor” şeklinde konuştu.
İsrail’in Filistinlileri yüksek işsizlik oranıyla ekonomik açıdan sıkıntıya sokarak hayatı yaşanmaz hale getirmeye çalıştığını belirten Hica, bu durumun Filistinlileri göç etmeye iten faktörler arasında yer aldığını ifade etti.
Hica, Batı Şeria’daki mülteci kamplarının Filistinlilerin geri dönüş hakkını simgelediğine dikkati çekerek, bu sebeple İsrail’in Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansını (UNRWA) ortadan kaldırmak için çaba gösterdiğini dile getirdi.
İsrail ordusunun özellikle Batı Şeria’nın kuzeyinde son zamanlarda artırdığı baskın ve saldırılarına ilişkin Hica, bunların mülteci kamplarını ortadan kaldırmak ve oradaki Filistin halkını göçe zorlamak için yapıldığını ifade etti.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırı başlattığı 7 Ekim 2023’ten bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda artış yaşanıyor.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 699 Filistinli hayatını kaybetti.
Ayrım Duvarı (Utanç Duvarı) ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi’nin verilerine göre, Filistinlilerin topraklarını gasbeden İsrailliler’in 7 Ekim’den bu yana düzenlediği saldırılarda 19 Filistinli hayatını kaybetti, 785 kişi yaralandı, 28 Filistinli bedevi topluluk göçe zorlandı.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yaklaşık 720 bin Yahudi işgalci yerleşimci yaşıyor. Uluslararası hukuka göre, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki Yahudi işgal birimleri yasa dışı sayılıyor.
Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995’te imzalanan “İkinci Oslo Anlaşması” çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.
Batı Şeria’nın yüzde 18’ini kapsayan “A bölgesi”nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin’e, yüzde 21’lik “B bölgesi”nin idari yönetimi Filistin’e güvenliği ise İsrail’e devredilirken, yüzde 61’ini kapsayan “C bölgesi”nin idare ve güvenliği İsrail’e bırakılmıştı.
Filistin resmi verilerine göre, İsrail ordusu 2024 yılının ilk yarısında Filistinlilere ait 318 yapıyı yıktı.