İsrail, bir yıldır 40 binden fazla insanın öldürüldüğü Gazze’de Filistinlilere yönelik katliamlarını sürdürüyor. Gazze ile sınırlı kalmayan bu saldırılar, bölge genelinde de yayılıyor. Uluslararası hukukun devreye girmesi ve bu zulmü durdurması beklenirken, dünya canlı yayında yaşanan insanlık dramını izlemekle yetiniyor.
Oysa, bu katliamların önüne geçebilecek bir hukuk sistemi mevcut. Hatta, İsrail’in askeri operasyonlarını durdurabilecek uluslararası mekanizmalar bile var. Ancak, ne yazık ki bunların hiçbiri işletilmiyor. İsrail hükümeti ise bu boşluktan faydalanarak masum sivilleri öldürmeye devam ediyor.
Uluslararası hukuk işleseydi, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu bugün nasıl ve hangi suçlardan yargılanırdı? Bu soruya Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Onur Uraz ile yanıt aradık.
“Öncelikle İsrail’in Netanyahu’yu yargılaması gerekirdi”
Uluslararası hukuk gerçekten devreye girseydi, Netanyahu’nun insan hakları ihlalleri ve savaş suçları nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) hesap vermesi kaçınılmaz olabilirdi.
Uraz, Filistin’in UCM’ye taraf olmasından dolayı İsrail’in Gazze’deki operasyonlarının hukuki zeminde çoktan tartışmaya açılabileceğini vurguluyor. Ancak Lübnan gibi UCM üyesi olmayan ülkelerde bu ihtimalin olmadığını da ekliyor.
Uluslararası hukukun uygulanması durumunda, Netanyahu’nun insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları işlediğine dair soruşturmalar başlatılabilirdi. Dr. Uraz’a göre, özellikle zorla göç ettirme, yardımların engellenmesi, açlığa mahkum etme, kültürel mirasın yok edilmesi ve sağlık hizmetlerinin hedef alınması gibi suçlar ön planda olurdu.
Bu suçlamalar üzerine UCM savcılığı, Netanyahu için bir iddianame hazırlayıp tutuklama kararı çıkarabilirdi. Ancak önemli bir detay var; Öncelikle İsrail’in kendi vatandaşını yargılaması gerekiyor. Bu gerçekleşmezse, UCM devreye girip harekete geçebilirdi.
“Netanyahu diplomatik hapis yaşardı”
Eğer UCM tutuklama kararı verseydi, Netanyahu’nun uluslararası seyahatleri büyük ölçüde kısıtlanırdı. Çünkü UCM’ye taraf olan her ülke, bu yakalama kararını uygulamakla yükümlü. Dr. Uraz’a göre, ABD veya Çin gibi UCM’ye taraf olmayan ülkeler Netanyahu’yu ağırlayabilirken, Fransa veya İngiltere gibi üye ülkelerde tutuklanması gerekirdi. Bu durumda Netanyahu, uluslararası arenada hareket kabiliyetini kaybedebilir, adeta bir diplomatik hapsin içine girebilirdi.
BM ne yapabilirdi?
Bir diğer soru ise Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin bu duruma müdahil olup olamayacağı. BM’nin temel görevlerinden biri uluslararası barış ve güvenliği sağlamak olsa da İsrail söz konusu olduğunda Güvenlik Konseyi genellikle kilitleniyor.
Bunun nedeni ise ABD’nin vetosu. Uraz, eğer ABD’nin vetosu olmasaydı BM’nin, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını engelleyebileceğini, hatta askeri güç kullanarak bu saldırıları durdurabileceğini ifade ediyor.
Uluslararası hukuk işleseydi, Netanyahu’nun yargılanma süreci böyle ilerleyebilirdi. Ancak mevcut durumda, uluslararası hukukun işlememesinin yarattığı boşlukta, Filistin halkı yıllardır acı çekmeye devam ediyor.
İsrail, bir yıldır 40 binden fazla insanın öldürüldüğü Gazze’de Filistinlilere yönelik katliamlarını sürdürüyor. Gazze ile sınırlı kalmayan bu saldırılar, bölge genelinde de yayılıyor. Uluslararası hukukun devreye girmesi ve bu zulmü durdurması beklenirken, dünya canlı yayında yaşanan insanlık dramını izlemekle yetiniyor.
Oysa, bu katliamların önüne geçebilecek bir hukuk sistemi mevcut. Hatta, İsrail’in askeri operasyonlarını durdurabilecek uluslararası mekanizmalar bile var. Ancak, ne yazık ki bunların hiçbiri işletilmiyor. İsrail hükümeti ise bu boşluktan faydalanarak masum sivilleri öldürmeye devam ediyor.
Uluslararası hukuk işleseydi, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu bugün nasıl ve hangi suçlardan yargılanırdı? Bu soruya Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Onur Uraz ile yanıt aradık.
“Öncelikle İsrail’in Netanyahu’yu yargılaması gerekirdi”
Uluslararası hukuk gerçekten devreye girseydi, Netanyahu’nun insan hakları ihlalleri ve savaş suçları nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) hesap vermesi kaçınılmaz olabilirdi.
Uraz, Filistin’in UCM’ye taraf olmasından dolayı İsrail’in Gazze’deki operasyonlarının hukuki zeminde çoktan tartışmaya açılabileceğini vurguluyor. Ancak Lübnan gibi UCM üyesi olmayan ülkelerde bu ihtimalin olmadığını da ekliyor.
Uluslararası hukukun uygulanması durumunda, Netanyahu’nun insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları işlediğine dair soruşturmalar başlatılabilirdi. Dr. Uraz’a göre, özellikle zorla göç ettirme, yardımların engellenmesi, açlığa mahkum etme, kültürel mirasın yok edilmesi ve sağlık hizmetlerinin hedef alınması gibi suçlar ön planda olurdu.
Bu suçlamalar üzerine UCM savcılığı, Netanyahu için bir iddianame hazırlayıp tutuklama kararı çıkarabilirdi. Ancak önemli bir detay var; Öncelikle İsrail’in kendi vatandaşını yargılaması gerekiyor. Bu gerçekleşmezse, UCM devreye girip harekete geçebilirdi.
“Netanyahu diplomatik hapis yaşardı”
Eğer UCM tutuklama kararı verseydi, Netanyahu’nun uluslararası seyahatleri büyük ölçüde kısıtlanırdı. Çünkü UCM’ye taraf olan her ülke, bu yakalama kararını uygulamakla yükümlü. Dr. Uraz’a göre, ABD veya Çin gibi UCM’ye taraf olmayan ülkeler Netanyahu’yu ağırlayabilirken, Fransa veya İngiltere gibi üye ülkelerde tutuklanması gerekirdi. Bu durumda Netanyahu, uluslararası arenada hareket kabiliyetini kaybedebilir, adeta bir diplomatik hapsin içine girebilirdi.
BM ne yapabilirdi?
Bir diğer soru ise Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin bu duruma müdahil olup olamayacağı. BM’nin temel görevlerinden biri uluslararası barış ve güvenliği sağlamak olsa da İsrail söz konusu olduğunda Güvenlik Konseyi genellikle kilitleniyor.
Bunun nedeni ise ABD’nin vetosu. Uraz, eğer ABD’nin vetosu olmasaydı BM’nin, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını engelleyebileceğini, hatta askeri güç kullanarak bu saldırıları durdurabileceğini ifade ediyor.
Uluslararası hukuk işleseydi, Netanyahu’nun yargılanma süreci böyle ilerleyebilirdi. Ancak mevcut durumda, uluslararası hukukun işlememesinin yarattığı boşlukta, Filistin halkı yıllardır acı çekmeye devam ediyor.