New York Times gazetesinin haberine göre, Gazze’de görev yapan doktorlar İsrail’in saldırıları sırasında şahit oldukları “dehşet verici” durumları anlattı.
Gazze’deki Han Yunus bölgesinde Avrupa Hastanesi’nde mart ve nisanda iki hafta görev yapan travma cerrahı Dr. Sidhwa, ilk olarak çocukların katledilmesini sadist bir askerin işi olduğunu düşündüğü söyledi. Ancak daha sonra diğer hastanelerde görevli gönüllü doktorlardan da aynı tespitleri dinlediğini aktaran Sidhwa, bunun üzerine Gazze’deki soykırımın boyutlarını ortaya koymak için gönüllü sağlıkçılar, uydu verileri, Gazze Sağlık Bakanlığı ve insani yardım kuruluşlarından bilgiler topladı.
Dr. Sidhwa, Gazze’ye yönelik benzeri görülmemiş saldırılar yapıldığına işaret ederek, “Ukrayna ve Haiti’de gönüllü olarak çalıştım. Şiddet gördüm ve çatışma bölgelerinde bulundum. Ancak Gazze’deki bir hastanede çalışırken nerdeyse her gün başından ya da göğsünden vurulmuş bir çocuk gördüm ve bunların neredeyse tamamı hayatını kaybetti.” dedi.
Gönüllü 65 sağlık çalışanından 44’ü Gazze’de başından ya da göğsünden vurulmuş birden fazla küçük yaşta çocuk gördüğünü ifade etti. Sağlıkçılardan 12’si de düzenli olarak acil servislerde çocuk tedavi ettiğini belirtti.
ABD’li doktor Dr. Mohamad Rassoul Abu-Nuwar, bulunduğu hastanenin acil servisinde çok sayıda çocuk tedavi ettiğine dikkati çekerek, “Acil serviste bir gece dört saat içinde, kafatasında tek kurşun yarası olan 5 ila 12 yaşları arasında 6 çocuk gördüm.” diye konuştu.
Acil servis hemşiresi Nina Ng, “Ateşli silahla yaralanan çocuklar, yer, ekipman, personel ve destek yetersizliği nedeniyle çoğu zaman kan kaybından hastanenin zemininde tedavi ediliyordu. Birçoğu kurtarılamadı.” dedi.
Ortopedi ve el cerrahı Dr. Mark Perlmutter ise “Hem başından hem de göğsünden vurulan birkaç çocuk gördüm.” ifadesini kullandı.
Plastik cerrah Dr. İrfan Galaria da acil serviste kafalarından tek kurşunla vurulmuş, yaşları 5 ila 8 arasında değişen yaklaşık dört ya da beş çocukla ilgilendiklerini ancak hepsinin hayatını kaybettiğini söyledi.
Doktor Rania Afaneh, “Çenesinden vurulmuş bir çocuk gördüm. Vücudunun başka hiçbir yeri etkilenmemişti. Tamamen uyanıktı ve neler olup bittiğinin farkındaydı. Kırık bir emme ünitesiyle kanı çekmeye çalışırken kendi kanında boğulurken bana bakıyordu.” diye konuştu..
Çocuklar genelde kafasından vuruluyordu
Ortopedi cerrahı Dr. Khawaja Ikram, şahit olduğu dehşeti anlatırken “Bir gün acil servisteyken her birinin kafasında tek bir kurşun deliği olan 3 ve 5 yaşlarında iki çocuk gördüm. Kendilerine İsrail’in Han Yunus’tan çekildiği söylenmiş. Bu yüzden evlerine geri dönmüşler. İsrailli keskin nişancı ikisini de vurmuş.” dedi.
Anestezi uzmanı ve yoğun bakım doktoru Ahlia Kattan, başından vurulmuş 18 aylık küçük bir kız çocuğu gördüğünü, bir başka anestezi uzmanı Dr. Ndal Farah da çocukların genelde kafasında vurulduğunu belirterek, bunların bir çoğunun tedavisinin mümkün olmadığını ifade etti.
Farah, ameliyatları örtü veya cerrahi önlük olmadan yaptıklarını ve tek kullanımlık olması gereken ekipmanları yeniden kullandıklarını dile getirerek, “Başka savaş bölgelerinde de bulundum ancak bu gördüğüm her şeyden kat kat daha kötüydü.” ifadesini kullandı.
Tedavi ettiği nerdeyse her hastada yetersiz beslenmeye dair kanıtlar olduğunu aktaran Dr. Nahreen Ahmed ise hastalarının yaralarının iyileşmesinin normalden uzun sürdüğünü ya da hastalığın daha hızlı yayıldığını söyledi.
Çocuk doktoru Dr. Aman Odeh, doğumhanedeki annelerin yetersiz beslenme, stres ve enfeksiyon nedeniyle erken doğum yaptığını, sütlerinin az olduğunu vurgularken, Dr. Deborah Weidner Genel, “Hastalar çok zayıftı. Pantolonlarının çok büyük olduğunu ve kemerlerinin sıkılmış olduğunu görebiliyordum.” dedi.
“Çocukların çoğunda psikiyatrik sorunlar var”
Gazze’de görev yapan 52 sağlık çalışanı, küçük çocukların çoğunda psikiyatrik sıkıntı gözlemlediklerini ve bazılarının intihara meyilli olduğunu ya da ölmeyi dilediğini söyledi.
Acil tıp doktoru Dr. Mimi Syed, “Vücudunda büyük yanıklar olan 4 yaşındaki bir kız çocuğu tamamen kendinde değildi. Gözlerini boşluğa dikmiş, kendi kendine ninni mırıldanıyordu. Ağlamıyordu ama titriyordu ve tam bir şok içindeydi.” diye konuştu.
“Neredeyse her türlü tıbbi ekipmanı tekrar kullandık” diyen Syed, bu durumun enfeksiyonlara neden olduğunu söyledi. Syed, “Antibiyotik yoktu. Çoğu zaman akan suyumuz bitti ve hastanede elektrik kesildi. Ellerimizi yıkayamıyorduk.” diye konuştu.
Akciğer ve yoğun bakım doktoru Mohammed Al-Jaghbeer, uygun hijyenik malzemelerin eksikliğinden dolayı birçok yaranın enfekte olduğunu kaydederek, “Kariyerimde ilk kez yaralardan çıkan sinek kurtlarını gördüm.” dedi.
Pediatrik yoğun bakım doktoru Arham Ali, “aç annelerin” yeni doğan çocuklarını beslemek için “mama dilenerek” yoğun bakıma geldiğini söyledi ve “Sadece birkaç saat veya birkaç gün önce doğmuş bebekler hastaneye ciddi şekilde susuz, enfekte ve hipotermik olarak getiriliyordu. Birçok bebek, yüzde 100 önlenebilir ölümler olan bu durumlardan dolayı öldü.” ifadesini kullandı.
Acil ve kritik bakım hemşiresi Abeerah Muhammad, kadınların ve kızların çadır artıklarını, bez, havlu ve bez parçalarını hijyenik ped olarak kullandıklarını anlatırken yanık ve yara yoğun bakım hemşiresi Monica Johnston, görev aldığı dönemde kabul edilen yeni çocukların neredeyse hepsinin hayatını kaybettiğini belirtti. Johnston, uygun beslenme, enfeksiyon kontrol yetenekleri ve yeterli malzemeye sahip olunması halinde bu ölümlerin neredeyse hepsinin önlenebileceğini söyledi.
Yeni doğum yapan bir annenin, doğum yaptıktan iki saat sonra taburcu edildiğini kaydeden Johnston, “Birkaç gün sonra hastaneye yürürken onu gördüm ve yeterli süt üretemediği için bana bebek maması vermem için yalvarıyordu.” dedi.
Acil hemşiresi Brenda Maldonado, bebekler ve çocukların patlayıcı kaynaklı barut yanıklarıyla geldiklerini ifade ederek, “Bu yanıklar çok acı vericiydi. Yaralarına sürmek için uygun ağrı kesicilerimiz veya yanık merhemlerimiz yoktu.” diye konuştu.
Anestezist ve yoğun bakım doktoru Ahlia Kattan, birçok genç hastanın enfekte uzuvlarının kesildiğini, hijyen ve beslenme eksikliği kaynaklı zayıf yara iyileşmesinin daha fazla uzuv kesilmesine yol açtığını dile getirdi.
New York Times gazetesinin haberine göre, Gazze’de görev yapan doktorlar İsrail’in saldırıları sırasında şahit oldukları “dehşet verici” durumları anlattı.
Gazze’deki Han Yunus bölgesinde Avrupa Hastanesi’nde mart ve nisanda iki hafta görev yapan travma cerrahı Dr. Sidhwa, ilk olarak çocukların katledilmesini sadist bir askerin işi olduğunu düşündüğü söyledi. Ancak daha sonra diğer hastanelerde görevli gönüllü doktorlardan da aynı tespitleri dinlediğini aktaran Sidhwa, bunun üzerine Gazze’deki soykırımın boyutlarını ortaya koymak için gönüllü sağlıkçılar, uydu verileri, Gazze Sağlık Bakanlığı ve insani yardım kuruluşlarından bilgiler topladı.
Dr. Sidhwa, Gazze’ye yönelik benzeri görülmemiş saldırılar yapıldığına işaret ederek, “Ukrayna ve Haiti’de gönüllü olarak çalıştım. Şiddet gördüm ve çatışma bölgelerinde bulundum. Ancak Gazze’deki bir hastanede çalışırken nerdeyse her gün başından ya da göğsünden vurulmuş bir çocuk gördüm ve bunların neredeyse tamamı hayatını kaybetti.” dedi.
Gönüllü 65 sağlık çalışanından 44’ü Gazze’de başından ya da göğsünden vurulmuş birden fazla küçük yaşta çocuk gördüğünü ifade etti. Sağlıkçılardan 12’si de düzenli olarak acil servislerde çocuk tedavi ettiğini belirtti.
ABD’li doktor Dr. Mohamad Rassoul Abu-Nuwar, bulunduğu hastanenin acil servisinde çok sayıda çocuk tedavi ettiğine dikkati çekerek, “Acil serviste bir gece dört saat içinde, kafatasında tek kurşun yarası olan 5 ila 12 yaşları arasında 6 çocuk gördüm.” diye konuştu.
Acil servis hemşiresi Nina Ng, “Ateşli silahla yaralanan çocuklar, yer, ekipman, personel ve destek yetersizliği nedeniyle çoğu zaman kan kaybından hastanenin zemininde tedavi ediliyordu. Birçoğu kurtarılamadı.” dedi.
Ortopedi ve el cerrahı Dr. Mark Perlmutter ise “Hem başından hem de göğsünden vurulan birkaç çocuk gördüm.” ifadesini kullandı.
Plastik cerrah Dr. İrfan Galaria da acil serviste kafalarından tek kurşunla vurulmuş, yaşları 5 ila 8 arasında değişen yaklaşık dört ya da beş çocukla ilgilendiklerini ancak hepsinin hayatını kaybettiğini söyledi.
Doktor Rania Afaneh, “Çenesinden vurulmuş bir çocuk gördüm. Vücudunun başka hiçbir yeri etkilenmemişti. Tamamen uyanıktı ve neler olup bittiğinin farkındaydı. Kırık bir emme ünitesiyle kanı çekmeye çalışırken kendi kanında boğulurken bana bakıyordu.” diye konuştu..
Çocuklar genelde kafasından vuruluyordu
Ortopedi cerrahı Dr. Khawaja Ikram, şahit olduğu dehşeti anlatırken “Bir gün acil servisteyken her birinin kafasında tek bir kurşun deliği olan 3 ve 5 yaşlarında iki çocuk gördüm. Kendilerine İsrail’in Han Yunus’tan çekildiği söylenmiş. Bu yüzden evlerine geri dönmüşler. İsrailli keskin nişancı ikisini de vurmuş.” dedi.
Anestezi uzmanı ve yoğun bakım doktoru Ahlia Kattan, başından vurulmuş 18 aylık küçük bir kız çocuğu gördüğünü, bir başka anestezi uzmanı Dr. Ndal Farah da çocukların genelde kafasında vurulduğunu belirterek, bunların bir çoğunun tedavisinin mümkün olmadığını ifade etti.
Farah, ameliyatları örtü veya cerrahi önlük olmadan yaptıklarını ve tek kullanımlık olması gereken ekipmanları yeniden kullandıklarını dile getirerek, “Başka savaş bölgelerinde de bulundum ancak bu gördüğüm her şeyden kat kat daha kötüydü.” ifadesini kullandı.
Tedavi ettiği nerdeyse her hastada yetersiz beslenmeye dair kanıtlar olduğunu aktaran Dr. Nahreen Ahmed ise hastalarının yaralarının iyileşmesinin normalden uzun sürdüğünü ya da hastalığın daha hızlı yayıldığını söyledi.
Çocuk doktoru Dr. Aman Odeh, doğumhanedeki annelerin yetersiz beslenme, stres ve enfeksiyon nedeniyle erken doğum yaptığını, sütlerinin az olduğunu vurgularken, Dr. Deborah Weidner Genel, “Hastalar çok zayıftı. Pantolonlarının çok büyük olduğunu ve kemerlerinin sıkılmış olduğunu görebiliyordum.” dedi.
“Çocukların çoğunda psikiyatrik sorunlar var”
Gazze’de görev yapan 52 sağlık çalışanı, küçük çocukların çoğunda psikiyatrik sıkıntı gözlemlediklerini ve bazılarının intihara meyilli olduğunu ya da ölmeyi dilediğini söyledi.
Acil tıp doktoru Dr. Mimi Syed, “Vücudunda büyük yanıklar olan 4 yaşındaki bir kız çocuğu tamamen kendinde değildi. Gözlerini boşluğa dikmiş, kendi kendine ninni mırıldanıyordu. Ağlamıyordu ama titriyordu ve tam bir şok içindeydi.” diye konuştu.
“Neredeyse her türlü tıbbi ekipmanı tekrar kullandık” diyen Syed, bu durumun enfeksiyonlara neden olduğunu söyledi. Syed, “Antibiyotik yoktu. Çoğu zaman akan suyumuz bitti ve hastanede elektrik kesildi. Ellerimizi yıkayamıyorduk.” diye konuştu.
Akciğer ve yoğun bakım doktoru Mohammed Al-Jaghbeer, uygun hijyenik malzemelerin eksikliğinden dolayı birçok yaranın enfekte olduğunu kaydederek, “Kariyerimde ilk kez yaralardan çıkan sinek kurtlarını gördüm.” dedi.
Pediatrik yoğun bakım doktoru Arham Ali, “aç annelerin” yeni doğan çocuklarını beslemek için “mama dilenerek” yoğun bakıma geldiğini söyledi ve “Sadece birkaç saat veya birkaç gün önce doğmuş bebekler hastaneye ciddi şekilde susuz, enfekte ve hipotermik olarak getiriliyordu. Birçok bebek, yüzde 100 önlenebilir ölümler olan bu durumlardan dolayı öldü.” ifadesini kullandı.
Acil ve kritik bakım hemşiresi Abeerah Muhammad, kadınların ve kızların çadır artıklarını, bez, havlu ve bez parçalarını hijyenik ped olarak kullandıklarını anlatırken yanık ve yara yoğun bakım hemşiresi Monica Johnston, görev aldığı dönemde kabul edilen yeni çocukların neredeyse hepsinin hayatını kaybettiğini belirtti. Johnston, uygun beslenme, enfeksiyon kontrol yetenekleri ve yeterli malzemeye sahip olunması halinde bu ölümlerin neredeyse hepsinin önlenebileceğini söyledi.
Yeni doğum yapan bir annenin, doğum yaptıktan iki saat sonra taburcu edildiğini kaydeden Johnston, “Birkaç gün sonra hastaneye yürürken onu gördüm ve yeterli süt üretemediği için bana bebek maması vermem için yalvarıyordu.” dedi.
Acil hemşiresi Brenda Maldonado, bebekler ve çocukların patlayıcı kaynaklı barut yanıklarıyla geldiklerini ifade ederek, “Bu yanıklar çok acı vericiydi. Yaralarına sürmek için uygun ağrı kesicilerimiz veya yanık merhemlerimiz yoktu.” diye konuştu.
Anestezist ve yoğun bakım doktoru Ahlia Kattan, birçok genç hastanın enfekte uzuvlarının kesildiğini, hijyen ve beslenme eksikliği kaynaklı zayıf yara iyileşmesinin daha fazla uzuv kesilmesine yol açtığını dile getirdi.