Suriye’de Baas rejiminin 8 Aralık’ta çökmesiyle köyüne dönen Akça, terk etmek zorunda kaldığı köyünün harabe haline geldiğini belirterek, “Tam 14 sene sonra ilk kez köyümüze dönüyoruz ama köy diye bir şey kalmamış.” dedi.
Köylerini eski haline getirmek için ellerinden geleni yapacaklarını ancak maddi sebeplerden bunun kolay olmayacağını dile getiren Akça, “Bizim maaşımız belli, 250 bin Suriye lirası alıyoruz yani 16-17 dolar. Bir kapı yaptıracak olsam fiyatı yaklaşık 400 dolar.” diye konuştu.
Akça, ailesinin büyük bir kısmının uzun süre burada yaşadığını ve herkesin geri dönmek istediğini söyledi.
Rejim güçlerinin içerisini mühimmatla doldurması sebebiyle evine giremediğini anlatan Akça, çevresine de mayınların döşendiğini belirtti.
Akça, köydeki eski evlerin yıkılmış veya terk edilmiş olduğunu, çınar ağacının bile kesildiğini dile getirerek, köyün şu anki halini “Bizim dedelerimiz burada yaşadı. Buraya ‘avlu’ derdik. Bayramlarda, düğünlerde, taziyelerde hep burada toplanırdık. Şimdi harabe olmuş. Ne olduğu belli değil. Ormana dönmüş.” şeklinde nitelendirdi.
Evinden uzak kaldığı yılları anlatan Akça, bayram zamanları insanların aileleriyle bir araya gelmelerini üzüntüyle izlediklerini söyledi ve “Köyden uzakta bayramları ağıtla geçirirdik. Evden dışarı çıkmazdık. Bakardık, millet anasıyla, babasıyla toplanıp bayram ederdi. Bizim kimsemiz yoktu.” dedi.
Akça, kızının “Baba, senin köyün yok mu? Niye bizi köyüne götürmüyorsun?” diye sorduğunu ve soruya “Kızım, bizim köy varken sen daha doğmamıştın.” cevabını verdiğini aktardı.
“Ormana dönmüş buralar”
Köylerinden uzakta geçirdikleri dönemde çok fazla zorlukla karşılaştıklarını ifade eden Akça, “Evden çıkıp işe gideceğimiz zaman başımız eğik giderdik böyle. Kafamızı kaldırıp sağa sola baksaydık yüzde 100 eve dönemezdik, tutuklanırdık.” diye konuştu.
Akça, durumun artık böyle olmadığını, rejimin devrilmesiyle hayatlarına korkmadan devam edeceklerini belirterek, “Eskiden sabah 06.00 oldu mu babam ve anam, ‘Kalk oğlum, bahçeye gideceğiz, işimize gideceğiz.’ derdi. Bunu unutamıyorum.” ifadelerini kullandı.
Köyünü gezerek çeşitli yerlerde rejim gelmeden önce neler yaptıklarını anlatan Akça, “Burada düğünlerimiz için toplanırdık. Sabaha kadar düğün olurdu ama artık burada bu şartlarda düğün yapılamaz, ormana dönmüş buralar.” dedi.
Akça, köyün yakınında akrabalarının olduğu mezarlığa mayın endişesinden dolayı giremediğini belirterek, mayınların en yakın zamanda temizlenmesini umduğunu kaydetti.
Kendilerine verdiği destekten ötürü Türkiye’ye ve Türk halkına teşekkür eden Akça, “Allah Türkiye’den bin kere razı olsun. Bugüne kadar bize destek oldular. Bizi bırakmadılar. Yardımcı oldular. Bunun için kendilerine çok teşekkür ederiz.” diye konuştu.
Akça, köyün iyileştirilmesi konusunda da Türkiye’den yardım beklediklerini dile getirerek, “İnşallah bizi de burada yalnız bırakmayacaklar.” dedi.
Suriye’de Baas rejiminin 8 Aralık’ta çökmesiyle köyüne dönen Akça, terk etmek zorunda kaldığı köyünün harabe haline geldiğini belirterek, “Tam 14 sene sonra ilk kez köyümüze dönüyoruz ama köy diye bir şey kalmamış.” dedi.
Köylerini eski haline getirmek için ellerinden geleni yapacaklarını ancak maddi sebeplerden bunun kolay olmayacağını dile getiren Akça, “Bizim maaşımız belli, 250 bin Suriye lirası alıyoruz yani 16-17 dolar. Bir kapı yaptıracak olsam fiyatı yaklaşık 400 dolar.” diye konuştu.
Akça, ailesinin büyük bir kısmının uzun süre burada yaşadığını ve herkesin geri dönmek istediğini söyledi.
Rejim güçlerinin içerisini mühimmatla doldurması sebebiyle evine giremediğini anlatan Akça, çevresine de mayınların döşendiğini belirtti.
Akça, köydeki eski evlerin yıkılmış veya terk edilmiş olduğunu, çınar ağacının bile kesildiğini dile getirerek, köyün şu anki halini “Bizim dedelerimiz burada yaşadı. Buraya ‘avlu’ derdik. Bayramlarda, düğünlerde, taziyelerde hep burada toplanırdık. Şimdi harabe olmuş. Ne olduğu belli değil. Ormana dönmüş.” şeklinde nitelendirdi.
Evinden uzak kaldığı yılları anlatan Akça, bayram zamanları insanların aileleriyle bir araya gelmelerini üzüntüyle izlediklerini söyledi ve “Köyden uzakta bayramları ağıtla geçirirdik. Evden dışarı çıkmazdık. Bakardık, millet anasıyla, babasıyla toplanıp bayram ederdi. Bizim kimsemiz yoktu.” dedi.
Akça, kızının “Baba, senin köyün yok mu? Niye bizi köyüne götürmüyorsun?” diye sorduğunu ve soruya “Kızım, bizim köy varken sen daha doğmamıştın.” cevabını verdiğini aktardı.
“Ormana dönmüş buralar”
Köylerinden uzakta geçirdikleri dönemde çok fazla zorlukla karşılaştıklarını ifade eden Akça, “Evden çıkıp işe gideceğimiz zaman başımız eğik giderdik böyle. Kafamızı kaldırıp sağa sola baksaydık yüzde 100 eve dönemezdik, tutuklanırdık.” diye konuştu.
Akça, durumun artık böyle olmadığını, rejimin devrilmesiyle hayatlarına korkmadan devam edeceklerini belirterek, “Eskiden sabah 06.00 oldu mu babam ve anam, ‘Kalk oğlum, bahçeye gideceğiz, işimize gideceğiz.’ derdi. Bunu unutamıyorum.” ifadelerini kullandı.
Köyünü gezerek çeşitli yerlerde rejim gelmeden önce neler yaptıklarını anlatan Akça, “Burada düğünlerimiz için toplanırdık. Sabaha kadar düğün olurdu ama artık burada bu şartlarda düğün yapılamaz, ormana dönmüş buralar.” dedi.
Akça, köyün yakınında akrabalarının olduğu mezarlığa mayın endişesinden dolayı giremediğini belirterek, mayınların en yakın zamanda temizlenmesini umduğunu kaydetti.
Kendilerine verdiği destekten ötürü Türkiye’ye ve Türk halkına teşekkür eden Akça, “Allah Türkiye’den bin kere razı olsun. Bugüne kadar bize destek oldular. Bizi bırakmadılar. Yardımcı oldular. Bunun için kendilerine çok teşekkür ederiz.” diye konuştu.
Akça, köyün iyileştirilmesi konusunda da Türkiye’den yardım beklediklerini dile getirerek, “İnşallah bizi de burada yalnız bırakmayacaklar.” dedi.