Laerke, İsrail’in yoğun saldırıları altındaki Gazze’de insani yardımlarla ilgili zorlukları değerlendirdi.
Son dönemde Gazze Şeridi’nde başlatılan “çocuk felci aşılama kampanyasına” odaklandıklarını belirten Laerke, elde edilen ilk verilere göre kampanyanın iyi bir aşılama oranıyla başladığını ve bölgedeki bütün çocukların aşılanmasını umduklarını dile getirdi.
Laerke, “Gazze’de hala kıtlığın eşiğinde yarım milyon insan var. Burada mağdur durumdalar ve onlara ihtiyaç duydukları insani yardımı sağlamamız çok zor. Gazze’de şu anda ülke içinde yerinden edilmiş ve barınaklarda bulunan insanların yaşamak için ortalama 1,5 metrekarelik bir alanı var. Bu alanın ne kadar küçük olduğunu hayal edin. Burada sadece ayağa kalkabilirsiniz. Böyle bir kampta insani yardım için asgari standart alan 3,5 metrekaredir. Onlar, bunun yarısından daha azına sahip.” dedi.
Daha önce BM olarak “tahliye emri” aldıkları bir durumla karşılaşmadıklarını bildiren Laerke, İsrail’in bu taleplerinin bazen neredeyse her gün yaşandığına dikkati çekti.
Laerke, “(İsrail tarafından) Ağustosta insanların taşınmasının istendiği en yüksek tahliye emri sayısını gördük. Bunu dünyanın başka hiçbir yerinde görmedik. İnsanların hangi malzemelerini toplayabilirlerse toplayıp güvenli olmayan bir yere taşınmaları için sadece birkaç saat önceden haber verilmesi, hiç duyulmamış bir şey. Bu, sağlık hizmeti, gıda, su ve çocuklar için güvenli bir alan oluşturmak gibi sağlamak istediğimiz yardımları çok zorlaştırıyor. Bunu neredeyse imkansız hale getiriyor.” diye konuştu.
Refah Sınır Kapısı’nın 7 Mayıs’tan bu yana kapalı olduğunu ve bu tarihten itibaren kendileri için işlevsel olmadığını vurgulayan Laerke, Kerem Ebu Salim (Şalom) Kapısı ve Gazze’nin kuzeyindeki Beyt Hanun (Erez) Sınır Kapısı’nı kullanabildiklerini ancak buralarda da sorunlar yaşadıklarını söyledi.
Kerem Ebu Salim (Şalom) Kapısı’ndan çok az sayıda tırın geçişine izin verildiğini dile getiren Laerke, sınırı geçen kamyonlardaki insani yardımların dağıtılmasında da başta güvenlik riski olmak üzere farklı sorunların yaşandığını kaydetti.
“İsrailli yetkililerle yardımlarımızı bu bölgeye ulaştırmayı mümkün kılacak düzeyde işbirliğine sahip değiliz”
“Ağustosta her gün ortalama 69 insani yardım kamyonu (Gazze Şeridi’ne) giriş yapıyordu.” diyen Laerke, şunları dile getirdi:
“Bu rakam, çatışma başlamadan önce giriş yapan 500 kamyondan çok uzak. Özellikle kuzeyden gelen ticari kamyon hareketlerinin olduğunu da biliyoruz. Bunu gözlemlemek için doğrudan erişimimiz yok, bu yüzden kaç kamyonun geldiğini gerçekten göremiyoruz ancak bunlar ticari yardımlar yani ücretsiz değil para ödenmesi gereken ürünler. Sınırın hemen ötesinde içeri girmeyi bekleyen ve açıkladığım nedenlerden bazıları yüzünden içeri giremeyen yardımlar var. Bu durum tüm insani yardım kuruluşları için çok moral bozucu ancak İsrailli yetkililerle yardımlarımızı bu bölgeye ulaştırmayı mümkün kılacak düzeyde işbirliğine sahip değiliz.”
Laerke, yardım konvoylarını insanların ihtiyaç duydukları bölgelere ulaştırmaya çalıştıklarına ancak İsrailli yetkililerin bu konvoyların geçişine izin vermediklerine dikkati çekti.
BM’nin Gazze’deki yardım operasyonlarını durduracağı iddialarına ilişkin Laerke, “(7 Ekim 2023’ten sonra) Savaş boyunca Gazze Şeridi’ndeyiz. Yıllardır oradayız, ayrılma niyetimiz yok. Biz, insani yardım görevlileri olarak oradayız. İhtiyaçların olduğu ve insanların bize ihtiyaç duyduğu yere yakın olmamız gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Suriye’deki bazı bölgelere Türkiye’nin yardımıyla ulaşabiliyorduk”
Dünya genelindeki insani krizleri karşılaştırmanın çok zor olduğuna dikkati çeken Laerke, Suriye’deki kriz nedeniyle farklı bölgelerdeki ihtiyaç sahiplerine ulaşmada sorunlar yaşadıklarını ancak bazı bölgelere “Türkiye’nin de yardımıyla” ulaşabildiklerini söyledi.
“Gazze’de neredeyse imkansız bir duruma tanık oluyoruz.” diyen Laerke, burada iyi işleyen bir insani yardım sisteminin olması gerektiğini vurguladı.
Laerke, savaş sırasında birçok bölgede sivillerin hayatını kurtarabildiklerini, Gazze’de de benzer başarının sağlanmasının mümkün olduğunu sözlerine ekledi.
Laerke, İsrail’in yoğun saldırıları altındaki Gazze’de insani yardımlarla ilgili zorlukları değerlendirdi.
Son dönemde Gazze Şeridi’nde başlatılan “çocuk felci aşılama kampanyasına” odaklandıklarını belirten Laerke, elde edilen ilk verilere göre kampanyanın iyi bir aşılama oranıyla başladığını ve bölgedeki bütün çocukların aşılanmasını umduklarını dile getirdi.
Laerke, “Gazze’de hala kıtlığın eşiğinde yarım milyon insan var. Burada mağdur durumdalar ve onlara ihtiyaç duydukları insani yardımı sağlamamız çok zor. Gazze’de şu anda ülke içinde yerinden edilmiş ve barınaklarda bulunan insanların yaşamak için ortalama 1,5 metrekarelik bir alanı var. Bu alanın ne kadar küçük olduğunu hayal edin. Burada sadece ayağa kalkabilirsiniz. Böyle bir kampta insani yardım için asgari standart alan 3,5 metrekaredir. Onlar, bunun yarısından daha azına sahip.” dedi.
Daha önce BM olarak “tahliye emri” aldıkları bir durumla karşılaşmadıklarını bildiren Laerke, İsrail’in bu taleplerinin bazen neredeyse her gün yaşandığına dikkati çekti.
Laerke, “(İsrail tarafından) Ağustosta insanların taşınmasının istendiği en yüksek tahliye emri sayısını gördük. Bunu dünyanın başka hiçbir yerinde görmedik. İnsanların hangi malzemelerini toplayabilirlerse toplayıp güvenli olmayan bir yere taşınmaları için sadece birkaç saat önceden haber verilmesi, hiç duyulmamış bir şey. Bu, sağlık hizmeti, gıda, su ve çocuklar için güvenli bir alan oluşturmak gibi sağlamak istediğimiz yardımları çok zorlaştırıyor. Bunu neredeyse imkansız hale getiriyor.” diye konuştu.
Refah Sınır Kapısı’nın 7 Mayıs’tan bu yana kapalı olduğunu ve bu tarihten itibaren kendileri için işlevsel olmadığını vurgulayan Laerke, Kerem Ebu Salim (Şalom) Kapısı ve Gazze’nin kuzeyindeki Beyt Hanun (Erez) Sınır Kapısı’nı kullanabildiklerini ancak buralarda da sorunlar yaşadıklarını söyledi.
Kerem Ebu Salim (Şalom) Kapısı’ndan çok az sayıda tırın geçişine izin verildiğini dile getiren Laerke, sınırı geçen kamyonlardaki insani yardımların dağıtılmasında da başta güvenlik riski olmak üzere farklı sorunların yaşandığını kaydetti.
“İsrailli yetkililerle yardımlarımızı bu bölgeye ulaştırmayı mümkün kılacak düzeyde işbirliğine sahip değiliz”
“Ağustosta her gün ortalama 69 insani yardım kamyonu (Gazze Şeridi’ne) giriş yapıyordu.” diyen Laerke, şunları dile getirdi:
“Bu rakam, çatışma başlamadan önce giriş yapan 500 kamyondan çok uzak. Özellikle kuzeyden gelen ticari kamyon hareketlerinin olduğunu da biliyoruz. Bunu gözlemlemek için doğrudan erişimimiz yok, bu yüzden kaç kamyonun geldiğini gerçekten göremiyoruz ancak bunlar ticari yardımlar yani ücretsiz değil para ödenmesi gereken ürünler. Sınırın hemen ötesinde içeri girmeyi bekleyen ve açıkladığım nedenlerden bazıları yüzünden içeri giremeyen yardımlar var. Bu durum tüm insani yardım kuruluşları için çok moral bozucu ancak İsrailli yetkililerle yardımlarımızı bu bölgeye ulaştırmayı mümkün kılacak düzeyde işbirliğine sahip değiliz.”
Laerke, yardım konvoylarını insanların ihtiyaç duydukları bölgelere ulaştırmaya çalıştıklarına ancak İsrailli yetkililerin bu konvoyların geçişine izin vermediklerine dikkati çekti.
BM’nin Gazze’deki yardım operasyonlarını durduracağı iddialarına ilişkin Laerke, “(7 Ekim 2023’ten sonra) Savaş boyunca Gazze Şeridi’ndeyiz. Yıllardır oradayız, ayrılma niyetimiz yok. Biz, insani yardım görevlileri olarak oradayız. İhtiyaçların olduğu ve insanların bize ihtiyaç duyduğu yere yakın olmamız gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Suriye’deki bazı bölgelere Türkiye’nin yardımıyla ulaşabiliyorduk”
Dünya genelindeki insani krizleri karşılaştırmanın çok zor olduğuna dikkati çeken Laerke, Suriye’deki kriz nedeniyle farklı bölgelerdeki ihtiyaç sahiplerine ulaşmada sorunlar yaşadıklarını ancak bazı bölgelere “Türkiye’nin de yardımıyla” ulaşabildiklerini söyledi.
“Gazze’de neredeyse imkansız bir duruma tanık oluyoruz.” diyen Laerke, burada iyi işleyen bir insani yardım sisteminin olması gerektiğini vurguladı.
Laerke, savaş sırasında birçok bölgede sivillerin hayatını kurtarabildiklerini, Gazze’de de benzer başarının sağlanmasının mümkün olduğunu sözlerine ekledi.