Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerini içeren Ulusal Katkı Beyanları (NDC) Sentez Raporu yayımlandı.
Rapor, Paris Anlaşması’na taraf 195 ülkenin eylül itibarıyla sunulan veya güncellenen NDC’lerini içeriyor. Bu NDC’ler, 2019’da 52,9 gigaton karbondioksit eşdeğeri olduğu tahmin edilen toplam küresel emisyonların yüzde 95’ini kapsıyor.
Rapora göre, ülkelerin BM’ye sunduğu NDC’ler, küresel emisyonların 2030 itibarıyla 2019 seviyesine göre yüzde 2,6 azaltılmasını sağlıyor.
Ancak bu oran, bilim insanlarının Paris Anlaşması’ndaki küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için gerekli gördüğü yüzde 43’lük azaltım seviyesinden oldukça uzakta.
Bu kapsamda UNFCCC, “felaket boyutundaki küresel ısınmayı” sınırlandırmak için ülkelerin hazırlayacağı yeni ulusal iklim planlarının daha iddialı taahhütler içermesi ve bu taahhütlerin hızla uygulamaya konulması çağrısında bulundu.
UNFCCC İcra Sekreteri Simon Stiell, rapora ilişkin değerlendirmesinde, bugünkü NDC raporunun bir dönüm noktası olması gerektiğini belirterek, “Artık yetersizlik dönemi sona ermeli ve gelecek yıl her ülkeden daha iddialı yeni ulusal iklim planlarıyla hızlanma çağı başlatılmalı. Raporun bulguları çarpıcı ancak şaşırtıcı değil. Mevcut ulusal iklim planları, küresel ısınmanın dünyanın her yerinde milyarlarca hayatı ve geçim kaynağını mahvetmesini ve ekonomileri felç etmesini durdurmak için gerekenden çok uzakta.” ifadelerini kullandı.
Daha iddialı yeni iklim planlarının sadece iklim kaosunu önlemekle kalmayacağını ve iyi uygulandığında her ülkede insanlar ve refah için dönüştürücü olabileceğini kaydeden Stiell, bu planların daha güçlü yatırımlar, ekonomik büyüme, daha fazla istihdam, sağlıklı yaşam, güvenli ve ucuz enerji gibi birçok fayda sağlayacağını aktardı.
Stiell, mevcut iklim planlarının tam olarak uygulanması durumunda 2030’da emisyonların 51,5 gigaton karbondioksit eşdeğeri seviyesinde olacağı bilgisini paylaşarak, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu seviye 2019’dakinden sadece yüzde 2,6 daha düşük. Bu seviyelerdeki sera gazı kirliliği, istisnasız her ülke için insani ve ekonomik bir felaketi garanti edecektir. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, sera gazı emisyonlarının 2030’a kadar 2019 seviyelerine göre yüzde 43 azaltılması gerektiğini belirtiyor. 2035’e kadar, küresel net sera gazı emisyonlarının 2019 seviyelerine göre yüzde 60 düşürülmesi gerekli. Bu, en kötü iklim etkilerini önlemek için bu yüzyılda küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlamak açısından kritik öneme sahip. Bir sonraki ulusal iklim planlarında, iklim eylemi ve hedeflerinde dramatik bir artış sağlanmalı.”
Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerini içeren Ulusal Katkı Beyanları (NDC) Sentez Raporu yayımlandı.
Rapor, Paris Anlaşması’na taraf 195 ülkenin eylül itibarıyla sunulan veya güncellenen NDC’lerini içeriyor. Bu NDC’ler, 2019’da 52,9 gigaton karbondioksit eşdeğeri olduğu tahmin edilen toplam küresel emisyonların yüzde 95’ini kapsıyor.
Rapora göre, ülkelerin BM’ye sunduğu NDC’ler, küresel emisyonların 2030 itibarıyla 2019 seviyesine göre yüzde 2,6 azaltılmasını sağlıyor.
Ancak bu oran, bilim insanlarının Paris Anlaşması’ndaki küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için gerekli gördüğü yüzde 43’lük azaltım seviyesinden oldukça uzakta.
Bu kapsamda UNFCCC, “felaket boyutundaki küresel ısınmayı” sınırlandırmak için ülkelerin hazırlayacağı yeni ulusal iklim planlarının daha iddialı taahhütler içermesi ve bu taahhütlerin hızla uygulamaya konulması çağrısında bulundu.
UNFCCC İcra Sekreteri Simon Stiell, rapora ilişkin değerlendirmesinde, bugünkü NDC raporunun bir dönüm noktası olması gerektiğini belirterek, “Artık yetersizlik dönemi sona ermeli ve gelecek yıl her ülkeden daha iddialı yeni ulusal iklim planlarıyla hızlanma çağı başlatılmalı. Raporun bulguları çarpıcı ancak şaşırtıcı değil. Mevcut ulusal iklim planları, küresel ısınmanın dünyanın her yerinde milyarlarca hayatı ve geçim kaynağını mahvetmesini ve ekonomileri felç etmesini durdurmak için gerekenden çok uzakta.” ifadelerini kullandı.
Daha iddialı yeni iklim planlarının sadece iklim kaosunu önlemekle kalmayacağını ve iyi uygulandığında her ülkede insanlar ve refah için dönüştürücü olabileceğini kaydeden Stiell, bu planların daha güçlü yatırımlar, ekonomik büyüme, daha fazla istihdam, sağlıklı yaşam, güvenli ve ucuz enerji gibi birçok fayda sağlayacağını aktardı.
Stiell, mevcut iklim planlarının tam olarak uygulanması durumunda 2030’da emisyonların 51,5 gigaton karbondioksit eşdeğeri seviyesinde olacağı bilgisini paylaşarak, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu seviye 2019’dakinden sadece yüzde 2,6 daha düşük. Bu seviyelerdeki sera gazı kirliliği, istisnasız her ülke için insani ve ekonomik bir felaketi garanti edecektir. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, sera gazı emisyonlarının 2030’a kadar 2019 seviyelerine göre yüzde 43 azaltılması gerektiğini belirtiyor. 2035’e kadar, küresel net sera gazı emisyonlarının 2019 seviyelerine göre yüzde 60 düşürülmesi gerekli. Bu, en kötü iklim etkilerini önlemek için bu yüzyılda küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlamak açısından kritik öneme sahip. Bir sonraki ulusal iklim planlarında, iklim eylemi ve hedeflerinde dramatik bir artış sağlanmalı.”