Suriye’nin başkenti Şam’ın Mezze bölgesindeki askere alım noktası, yeni yönetimin kurduğu uzlaşı ve kimlik tespiti merkezi olarak kullanılıyor. Yerleşkenin dışındaki demir kapıda çok sayıda kişi sırada bekliyor. Sıraya kayıt yaptıranlar, isimlerinin okunmasının ardından içeri alınıyor.
Merkezin girişinde kuyrukta bekleyenler, silahları varsa önce bunları kenara bırakıyor, Beşar Esed’in resminin bulunduğu tabloya basarak binaya giriyor.
İçeride Suriye’nin yeni yönetiminin temsilcileri, kişilerin kimlik bilgileri, yaşadıkları yer ve rejim döneminde aldıkları göreve ilişkin kayıtlar tutuyor. Kendilerine verilen evrakla birlikte çıkışta fotoğrafları da çekiliyor.
Kayıt yaptıranlara üç ay süreli yeni kimlik verildiği, bu sayede güvenli biçimde ülkede dolaşabilecekleri belirtiliyor.
Şam’da günde yaklaşık 1200 kişi silah teslim ediyor ve kayıt yaptırıyor
Suriye’deki geçici yönetimin İçişleri Bakanlığının Şam’da açtığı “kimlik tespiti ve uzlaşı” merkezlerinden sorumlu Subay Velid Abdurabu, bu merkezlerin rejimin ordusundaki asker, polis, ordu ve emniyet bürokrasisinde çalışanların kendilerini tanıtmaları, üzerlerindeki zimmetli silah ve diğer araçlarını teslim etmeleri için kurulduğunu söyledi.
Sadece asker ve polis değil Esed rejiminin paramiliter güç olarak kullandığı, kamuoyunda “şebbiha” diye bilinen unsurların da bu merkezlere geldiğini anlatan Abdurabu, “Buraya geliyorlar, silahlarını veriyorlar, onlara üç aylığına geçici bir kart veriyoruz. Bu süre içinde bunu kimlik olarak kullanabiliyorlar.” dedi.
Abdurabu, şu ana kadar Şam’daki her merkeze günde yaklaşık 1200 ila 1500 kişinin başvurduğunu belirterek, “Rejim unsurları ve burada çalışanlar, eğer ki ellerine kan bulaşmamışsa zamanla işlerine ve normal hayatlarına dönebilirler. Buraya gelenler de Suriye halkının evlatları. Rejim onları yanlış yönlendirdi. Bu insanlardan bazıları silahlarını halka karşı kullandı, rejim onlara sınırsız güç verdi. Bu hukukun üstünlüğü, hesap verebilirlikten uzaktı.” diye konuştu.
Şimdi silahlarını teslim eden çöken rejimin unsurlarının, “silahlarını halka karşı öldürme, şiddet, evlere el koymak için disiplinsiz, yasa dışı ve ahlak dışı biçimde kullandığını” dile getiren Abdurabu, “Yeni bir sayfa açmak ve yeni Suriye’yi inşa etmek istiyoruz. Rejimin silahlı tüm unsurlarına sesleniyorum: Bu uzlaşı merkezine gelsinler ve silahlarını bıraksınlar ki bu fırsatı kaçırmasınlar. Eğer ki silahlarını tutuyorlarsa bunları eşkıyalık için halka veya hükümete karşı kullanacaklar demektir. Buna izin verilmeyecek.” ifadelerini kullandı.
Çöken rejimin askerleri ve polisleri Esed yönetiminden şikayetçi
Rejim döneminde ordu ve emniyette görev alanlar, aldıkları maaşlarla yaşayamayacak hale gelmekten şikayet etti.
Eski rejim döneminde İçişleri Bakanlığına bağlı polis olarak 23 yıl çalıştığını anlatan İbrahim Dib (42), eski rejim döneminde “aşırıcı” tutumla halka muamele edildiğini, bu nedenle normalleşme ve uzlaşı girişimine katıldığını söyledi.
Rejim dönemindeki görevine ilişkin pişmanlık yaşadığı anların olup olmadığı sorulan Dib, “Direniş, azim, bu gibi kelimeleri kullanmamız mümkün değildi. Mezhepçi bir düzen vardı. Sadece belirli bir grup yükselebiliyordu. En çok pişmanlığım da son 23 yıllık görevimde kişisel anlamda da bir şey elde edemedim. Hala kirada oturuyorum. Bizler en zayıf halkaydık. Tüm halk da bilir ki İçişleri Bakanlığı, emniyet, maaşlar ve mevki anlamında en düşük tabakaydı. Sadece belirli liderleri için iltimas vardı.” ifadelerini kullandı.
Dib, son günlerinde rejimden kaçışın arttığını, 10 kişinin olması gereken yerde bir kişinin kaldığını ve üst düzeyde bulunup çıkarlarını savunanların görevlerini sürdürdüğünü anlattı.
“Suriye halkı yaşamıyordu, sadece baştakiler ve çevresi yaşıyordu”
Esed rejiminin ordusunda görev aldığını ve cephelerde bulunduğunu anlatan Lazkiye kentinden Ali Asi, silahını teslim ettiğini, “devrimin Suriye halkının başarısı olduğunu, baskı, zulüm ve insanların itildiği ekonomik sıkıntıların sona erdiğini” söyledi.
Suriye halkının tüm mezhepleriyle ülkeyi yeniden inşa edeceğini belirten Asi, “Ülke yeni bir ekonomiye, hayata muhtaçtı. Suriye halkı yaşamıyordu, sadece baştakiler ve çevresi yaşıyordu. Bu arkadaşların gelmesi herkese rahatlık getirecek.” ifadelerini kullandı.
Asi, geleceğe ilişkin korku yaşamadığını ancak Suriye halkının arasına fitne sokanların önlenmesi gerektiğini, fitnenin ölümden tehlikeli olduğunu dile getirdi.
Suriyeli muhaliflerin Şam’a ulaşmasının zafer olduğu değerlendirmesinde bulunan Asi, ekonomik iyileşme ve güvenliğin sağlanacağını söyledi.
Asi, “Silahımı teslim ettim. Bize iyi, insanca muamele edildi. Neyin değiştiğini gördük, geçmişle kıyaslanamaz. Yardım etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Her şeyden önce artık daha fazla ekmek çıkıyor. Bugün fakirliğe yol açan birçok şey sona erdi.” diye konuştu.
Asker, polis baskı altında olduklarını anlattı
İsminin gizli kalmasını isteyen subay, rejim ordusunda mali işlerden sorumlu olduğunu, dört kardeşinden ikisinin muhaliflerin tarafında yer alması sonrası ağır baskı gördüğünü söyledi.
Ordudan geçmişte ayrılmak istediğini anlatan asker, silahının rejim tarafından elinden zaten alındığını, ordudan ayrılması halinde son kardeşi ve tüm geniş ailesinin Esed’in işkence merkezlerine gönderilmesinden korktuğunu belirtti.
Polis memuru da çok fakir kaldıklarını, aylık maaşlarını dahi rütbeli memurların çeşitli mazeretlerle kesinti yaparak kendi ceplerine atmak için el koyduklarını dile getirdi.
Çalıştığı yerde mezhebi nedeniyle ayrımcılık gördüğünü, yaşadığı mahallede de rejimin unsuru olarak kendisine kötü bakıldığını söyleyen polis memuru, ailesini geçindirmek için akşam saatlerinde işporta tezgahında çalışmak zorunda kaldığını dile getirdi.
Suriye’nin başkenti Şam’ın Mezze bölgesindeki askere alım noktası, yeni yönetimin kurduğu uzlaşı ve kimlik tespiti merkezi olarak kullanılıyor. Yerleşkenin dışındaki demir kapıda çok sayıda kişi sırada bekliyor. Sıraya kayıt yaptıranlar, isimlerinin okunmasının ardından içeri alınıyor.
Merkezin girişinde kuyrukta bekleyenler, silahları varsa önce bunları kenara bırakıyor, Beşar Esed’in resminin bulunduğu tabloya basarak binaya giriyor.
İçeride Suriye’nin yeni yönetiminin temsilcileri, kişilerin kimlik bilgileri, yaşadıkları yer ve rejim döneminde aldıkları göreve ilişkin kayıtlar tutuyor. Kendilerine verilen evrakla birlikte çıkışta fotoğrafları da çekiliyor.
Kayıt yaptıranlara üç ay süreli yeni kimlik verildiği, bu sayede güvenli biçimde ülkede dolaşabilecekleri belirtiliyor.
Şam’da günde yaklaşık 1200 kişi silah teslim ediyor ve kayıt yaptırıyor
Suriye’deki geçici yönetimin İçişleri Bakanlığının Şam’da açtığı “kimlik tespiti ve uzlaşı” merkezlerinden sorumlu Subay Velid Abdurabu, bu merkezlerin rejimin ordusundaki asker, polis, ordu ve emniyet bürokrasisinde çalışanların kendilerini tanıtmaları, üzerlerindeki zimmetli silah ve diğer araçlarını teslim etmeleri için kurulduğunu söyledi.
Sadece asker ve polis değil Esed rejiminin paramiliter güç olarak kullandığı, kamuoyunda “şebbiha” diye bilinen unsurların da bu merkezlere geldiğini anlatan Abdurabu, “Buraya geliyorlar, silahlarını veriyorlar, onlara üç aylığına geçici bir kart veriyoruz. Bu süre içinde bunu kimlik olarak kullanabiliyorlar.” dedi.
Abdurabu, şu ana kadar Şam’daki her merkeze günde yaklaşık 1200 ila 1500 kişinin başvurduğunu belirterek, “Rejim unsurları ve burada çalışanlar, eğer ki ellerine kan bulaşmamışsa zamanla işlerine ve normal hayatlarına dönebilirler. Buraya gelenler de Suriye halkının evlatları. Rejim onları yanlış yönlendirdi. Bu insanlardan bazıları silahlarını halka karşı kullandı, rejim onlara sınırsız güç verdi. Bu hukukun üstünlüğü, hesap verebilirlikten uzaktı.” diye konuştu.
Şimdi silahlarını teslim eden çöken rejimin unsurlarının, “silahlarını halka karşı öldürme, şiddet, evlere el koymak için disiplinsiz, yasa dışı ve ahlak dışı biçimde kullandığını” dile getiren Abdurabu, “Yeni bir sayfa açmak ve yeni Suriye’yi inşa etmek istiyoruz. Rejimin silahlı tüm unsurlarına sesleniyorum: Bu uzlaşı merkezine gelsinler ve silahlarını bıraksınlar ki bu fırsatı kaçırmasınlar. Eğer ki silahlarını tutuyorlarsa bunları eşkıyalık için halka veya hükümete karşı kullanacaklar demektir. Buna izin verilmeyecek.” ifadelerini kullandı.
Çöken rejimin askerleri ve polisleri Esed yönetiminden şikayetçi
Rejim döneminde ordu ve emniyette görev alanlar, aldıkları maaşlarla yaşayamayacak hale gelmekten şikayet etti.
Eski rejim döneminde İçişleri Bakanlığına bağlı polis olarak 23 yıl çalıştığını anlatan İbrahim Dib (42), eski rejim döneminde “aşırıcı” tutumla halka muamele edildiğini, bu nedenle normalleşme ve uzlaşı girişimine katıldığını söyledi.
Rejim dönemindeki görevine ilişkin pişmanlık yaşadığı anların olup olmadığı sorulan Dib, “Direniş, azim, bu gibi kelimeleri kullanmamız mümkün değildi. Mezhepçi bir düzen vardı. Sadece belirli bir grup yükselebiliyordu. En çok pişmanlığım da son 23 yıllık görevimde kişisel anlamda da bir şey elde edemedim. Hala kirada oturuyorum. Bizler en zayıf halkaydık. Tüm halk da bilir ki İçişleri Bakanlığı, emniyet, maaşlar ve mevki anlamında en düşük tabakaydı. Sadece belirli liderleri için iltimas vardı.” ifadelerini kullandı.
Dib, son günlerinde rejimden kaçışın arttığını, 10 kişinin olması gereken yerde bir kişinin kaldığını ve üst düzeyde bulunup çıkarlarını savunanların görevlerini sürdürdüğünü anlattı.
“Suriye halkı yaşamıyordu, sadece baştakiler ve çevresi yaşıyordu”
Esed rejiminin ordusunda görev aldığını ve cephelerde bulunduğunu anlatan Lazkiye kentinden Ali Asi, silahını teslim ettiğini, “devrimin Suriye halkının başarısı olduğunu, baskı, zulüm ve insanların itildiği ekonomik sıkıntıların sona erdiğini” söyledi.
Suriye halkının tüm mezhepleriyle ülkeyi yeniden inşa edeceğini belirten Asi, “Ülke yeni bir ekonomiye, hayata muhtaçtı. Suriye halkı yaşamıyordu, sadece baştakiler ve çevresi yaşıyordu. Bu arkadaşların gelmesi herkese rahatlık getirecek.” ifadelerini kullandı.
Asi, geleceğe ilişkin korku yaşamadığını ancak Suriye halkının arasına fitne sokanların önlenmesi gerektiğini, fitnenin ölümden tehlikeli olduğunu dile getirdi.
Suriyeli muhaliflerin Şam’a ulaşmasının zafer olduğu değerlendirmesinde bulunan Asi, ekonomik iyileşme ve güvenliğin sağlanacağını söyledi.
Asi, “Silahımı teslim ettim. Bize iyi, insanca muamele edildi. Neyin değiştiğini gördük, geçmişle kıyaslanamaz. Yardım etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Her şeyden önce artık daha fazla ekmek çıkıyor. Bugün fakirliğe yol açan birçok şey sona erdi.” diye konuştu.
Asker, polis baskı altında olduklarını anlattı
İsminin gizli kalmasını isteyen subay, rejim ordusunda mali işlerden sorumlu olduğunu, dört kardeşinden ikisinin muhaliflerin tarafında yer alması sonrası ağır baskı gördüğünü söyledi.
Ordudan geçmişte ayrılmak istediğini anlatan asker, silahının rejim tarafından elinden zaten alındığını, ordudan ayrılması halinde son kardeşi ve tüm geniş ailesinin Esed’in işkence merkezlerine gönderilmesinden korktuğunu belirtti.
Polis memuru da çok fakir kaldıklarını, aylık maaşlarını dahi rütbeli memurların çeşitli mazeretlerle kesinti yaparak kendi ceplerine atmak için el koyduklarını dile getirdi.
Çalıştığı yerde mezhebi nedeniyle ayrımcılık gördüğünü, yaşadığı mahallede de rejimin unsuru olarak kendisine kötü bakıldığını söyleyen polis memuru, ailesini geçindirmek için akşam saatlerinde işporta tezgahında çalışmak zorunda kaldığını dile getirdi.