Silva, 22 Nisan Uluslararası Toprak Ana Günü dolayısıyla yaşanan küresel iklim değişikliğinin Akdeniz bölgesi ve Türkiye’ye etkilerine ilişkin sorularını yanıtladı. Silva, “Özellikle ekstrem olayların etkilerine, artan sıklık ve yoğunluklarına baktığımızda iklim değişikliğinin giderek çoğalan kanıtlarını görüyoruz” dedi.
İklim sisteminin çeşitli bileşenleri için endişe verici rekorlar kırıldığına işaret eden Silva, buzulların giderek daha fazla eridiğine tanık olunduğunu ve 1950’den bu yana tarihteki en büyük buzul kaybının 2022-2023 yıllarında yaşandığını hatırlattı.
Silva, buzul kaybını büyük bir “endişe kaynağı” olarak yorumlarken, “Avrupa Alpleri’nde aşırı erime dönemi yaşandı. Son iki yılda İsviçre’deki buzullar mevcut hacimlerinin yaklaşık yüzde 10’unu kaybetti” dedi.
Küresel ortalama deniz seviyesinin geçen yıl rekor seviyeye ulaştığına dikkati çeken Silva, bunun, insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonları nedeniyle ısınan iklimin etkisini gösterdiğini bildirdi.
Silva, “Okyanus ısı miktarı da yaklaşık 65 yıllık gözlem kayıtlarındaki en yüksek seviyesine ulaştı. En çok konuşulan iklim göstergesi yıllık küresel sıcaklıktır. 2023, kayıtlardaki en sıcak yıl oldu” ifadesini kullandı.
“Avrupa, 1980’den bu yana küresel ortalamanın iki katı kadar ısınıyor”
Silva, daha sıcak bir atmosferin bazı bölgelerin daha yoğun yağış alma şansını artıracağı, atmosferin buharlaşma talebinin daha yüksek olması nedeniyle diğer bölgelerde ise şiddetli kuraklıkların yaşanacağı anlamına geleceğini söyleyerek, “Dolayısıyla bu zıt hidrolojik aşırılıklar, daha sıcak bir dünyada daha da şiddetleniyor” diye konuştu.
Avrupa’nın 1980’den bu yana küresel ortalamanın iki katı kadar ısındığını belirten Silva, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinin (IPCC), bu yüzyılda iklim değişikliğinin Akdeniz bölgesinde yoğunlaşacağını açıkladığını bildirdi.
Silva, “Akdeniz’de, hava ve deniz sıcaklıkları, bunların ekstrem değerleri ile özellikle sıcak hava dalgaları, küresel ortalamanın üzerinde artmaya devam edecek gibi görünüyor. Bu değerlendirmeye yüksek düzeyde güven duyuluyor. Yani bu gerçekleşmesi çok muhtemel bir durum. Isınma senaryolarına bağlı olarak bölgede yağışların yüzde 4 ila 22 azalması muhtemel” dedi.
Yağışlardaki bu azalmaya ilişkin diğer önemli endişe nedeninin ise kuraklık olduğuna değinen Silva, Akdeniz havzasındaki ülkelerde kuraklığın daha da yaygınlaşacağının tahmin edildiğini vurguladı.
Silva, Akdeniz’deki deniz seviyesinin gelecek yıllarda daha da yükselmesinin öngörüldüğüne işaret ederek, “Akdeniz çevresindeki alçak kıyı bölgelerinde sel risklerinin maliyeti muhtemelen artacaktır” diye konuştu.
Silva, iklim değişikliğinin, nehir akışlarını azaltarak bölgedeki su mevcudiyetini tehdit ettiğine dikkati çekerek, bu durumun bölgedeki hidroelektrik kapasitesinin azalmasına da neden olacağını söyledi.
“Türkiye’de de bazı yüksek sıcaklık kayıtlara geçti”
Türkiye’nin, WMO’nun üyesi olduğunu ve iklim raporlarına ilişkin düzenli bilgi sağladığına işaret eden Silva, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünün, 2023’te ülke genelinde meydana gelen şiddetli yağışlar, fırtınalar, aşırı sıcaklar ve kontrol edilemeyen yangınlar gibi ekstrem olayları bildirdiğini belirtti.
Silva, “Türkiye’de de bazı yüksek sıcaklıklar kayıtlara geçti. Türkiye’nin Akdeniz havzasındaki konumu, Akdeniz bölgesiyle aynı iklim koşulları ve ekstrem değişikliklerden etkileneceği anlamına geliyor. Bu bölgede sıcaklıkların ve aşırı sıcakların artması, yağışların ve su mevcudiyetinin azalması bekleniyor.” dedi.
Akdeniz havzası ülkeleri dışında dünyanın birçok bölgesinde de iklim değişikliğinin yaşandığını dile getiren Silva, ısınan iklim altında ekstrem olayların çok daha fazla arttığını ve şiddetlendiğini ifade etti.
Silva, iklim değişikliğinin, bölgede can kayıplarına, altyapı hasarlarına ve ekonomik şoklara yol açan yıkıcı olaylara sebep olduğunu belirterek, “Akdeniz bölgesi iklim değişikliğinin yaşandığı sıcak nokta. Bu durum, bu bölgenin bir parçası olarak Türkiye için de endişe vericidir” dedi.
Silva, 22 Nisan Uluslararası Toprak Ana Günü dolayısıyla yaşanan küresel iklim değişikliğinin Akdeniz bölgesi ve Türkiye’ye etkilerine ilişkin sorularını yanıtladı. Silva, “Özellikle ekstrem olayların etkilerine, artan sıklık ve yoğunluklarına baktığımızda iklim değişikliğinin giderek çoğalan kanıtlarını görüyoruz” dedi.
İklim sisteminin çeşitli bileşenleri için endişe verici rekorlar kırıldığına işaret eden Silva, buzulların giderek daha fazla eridiğine tanık olunduğunu ve 1950’den bu yana tarihteki en büyük buzul kaybının 2022-2023 yıllarında yaşandığını hatırlattı.
Silva, buzul kaybını büyük bir “endişe kaynağı” olarak yorumlarken, “Avrupa Alpleri’nde aşırı erime dönemi yaşandı. Son iki yılda İsviçre’deki buzullar mevcut hacimlerinin yaklaşık yüzde 10’unu kaybetti” dedi.
Küresel ortalama deniz seviyesinin geçen yıl rekor seviyeye ulaştığına dikkati çeken Silva, bunun, insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonları nedeniyle ısınan iklimin etkisini gösterdiğini bildirdi.
Silva, “Okyanus ısı miktarı da yaklaşık 65 yıllık gözlem kayıtlarındaki en yüksek seviyesine ulaştı. En çok konuşulan iklim göstergesi yıllık küresel sıcaklıktır. 2023, kayıtlardaki en sıcak yıl oldu” ifadesini kullandı.
“Avrupa, 1980’den bu yana küresel ortalamanın iki katı kadar ısınıyor”
Silva, daha sıcak bir atmosferin bazı bölgelerin daha yoğun yağış alma şansını artıracağı, atmosferin buharlaşma talebinin daha yüksek olması nedeniyle diğer bölgelerde ise şiddetli kuraklıkların yaşanacağı anlamına geleceğini söyleyerek, “Dolayısıyla bu zıt hidrolojik aşırılıklar, daha sıcak bir dünyada daha da şiddetleniyor” diye konuştu.
Avrupa’nın 1980’den bu yana küresel ortalamanın iki katı kadar ısındığını belirten Silva, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinin (IPCC), bu yüzyılda iklim değişikliğinin Akdeniz bölgesinde yoğunlaşacağını açıkladığını bildirdi.
Silva, “Akdeniz’de, hava ve deniz sıcaklıkları, bunların ekstrem değerleri ile özellikle sıcak hava dalgaları, küresel ortalamanın üzerinde artmaya devam edecek gibi görünüyor. Bu değerlendirmeye yüksek düzeyde güven duyuluyor. Yani bu gerçekleşmesi çok muhtemel bir durum. Isınma senaryolarına bağlı olarak bölgede yağışların yüzde 4 ila 22 azalması muhtemel” dedi.
Yağışlardaki bu azalmaya ilişkin diğer önemli endişe nedeninin ise kuraklık olduğuna değinen Silva, Akdeniz havzasındaki ülkelerde kuraklığın daha da yaygınlaşacağının tahmin edildiğini vurguladı.
Silva, Akdeniz’deki deniz seviyesinin gelecek yıllarda daha da yükselmesinin öngörüldüğüne işaret ederek, “Akdeniz çevresindeki alçak kıyı bölgelerinde sel risklerinin maliyeti muhtemelen artacaktır” diye konuştu.
Silva, iklim değişikliğinin, nehir akışlarını azaltarak bölgedeki su mevcudiyetini tehdit ettiğine dikkati çekerek, bu durumun bölgedeki hidroelektrik kapasitesinin azalmasına da neden olacağını söyledi.
“Türkiye’de de bazı yüksek sıcaklık kayıtlara geçti”
Türkiye’nin, WMO’nun üyesi olduğunu ve iklim raporlarına ilişkin düzenli bilgi sağladığına işaret eden Silva, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünün, 2023’te ülke genelinde meydana gelen şiddetli yağışlar, fırtınalar, aşırı sıcaklar ve kontrol edilemeyen yangınlar gibi ekstrem olayları bildirdiğini belirtti.
Silva, “Türkiye’de de bazı yüksek sıcaklıklar kayıtlara geçti. Türkiye’nin Akdeniz havzasındaki konumu, Akdeniz bölgesiyle aynı iklim koşulları ve ekstrem değişikliklerden etkileneceği anlamına geliyor. Bu bölgede sıcaklıkların ve aşırı sıcakların artması, yağışların ve su mevcudiyetinin azalması bekleniyor.” dedi.
Akdeniz havzası ülkeleri dışında dünyanın birçok bölgesinde de iklim değişikliğinin yaşandığını dile getiren Silva, ısınan iklim altında ekstrem olayların çok daha fazla arttığını ve şiddetlendiğini ifade etti.
Silva, iklim değişikliğinin, bölgede can kayıplarına, altyapı hasarlarına ve ekonomik şoklara yol açan yıkıcı olaylara sebep olduğunu belirterek, “Akdeniz bölgesi iklim değişikliğinin yaşandığı sıcak nokta. Bu durum, bu bölgenin bir parçası olarak Türkiye için de endişe vericidir” dedi.