Bugün 1 Eylül… Bundan 85 yıl önce, Nazi Almanyası’nın Polonya’yı işgaliyle İkinci Dünya Savaşı başladı. Bu tarih, dünya tarihinin en kanlı ve yıkıcı savaşının fitilini ateşledi.
80 milyondan fazla insan hayatını kaybetti, binlerce şehir yıkıldı, milyonlarca kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Savaşın ardından, devletler bir daha böyle bir trajedi yaşamamak için Birleşmiş Milletler’i (BM) kurdu. Ancak bugün, Gazze’de yaşananlar, BM’nin varlığına rağmen savaşın ve yıkımın hala devam ettiğini gösteriyor.
İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcıyla Gazze’deki çatışmalar arasında güçlü bir bağlantı bulunuyor; her iki durumda da uluslararası toplumun müdahalesi yetersiz kalıyor ve siviller en büyük bedeli ödüyor.
İkinci Dünya Savaşı’nda 80 milyondan fazla insan öldü
1 Eylül 1939’da Almanya, Polonya’ya saldırarak İkinci Dünya Savaşı’nı başlattı. Savaşın ilk haftalarında binlerce sivil öldü, şehirler yerle bir oldu. Savaşın ilerleyen yıllarında Londra Blitz, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları, Dresden bombardımanı gibi olaylar tarihe kazındı. Bu savaş, yaklaşık 70-85 milyon insanın ölümüne neden oldu.
Bu kayıplar arasında yalnızca savaş alanlarında ölen askerler değil, aynı zamanda soykırımlarda hayatını kaybeden milyonlarca Yahudi, Roman ve diğer azınlıklar da vardı.
Şehirler, özellikle Almanya’nın Dresden şehri, Müttefik kuvvetlerin yoğun bombardımanlarıyla harap oldu. ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye karşı nükleer silah kullanılması, savaşın sonunu getirdi ama aynı zamanda yüzyıllar boyunca etkisi sürecek bir trajediyi de yaşattı.
Birleşmiş Milletler’in kuruluş amacı tarihe gömüldü
Savaşın bitiminde, dünya liderleri bir araya gelerek böyle bir trajedinin bir daha yaşanmaması için Birleşmiş Milletler’i kurdu. BM’nin temel amacı, uluslararası barışı ve güvenliği korumak, savaşları önlemek ve insan haklarını savunmaktı.
Ancak, BM’nin kuruluş amacına rağmen, Soğuk Savaş’tan günümüze kadar pek çok çatışma ve savaş yaşandı. BM’nin müdahaleleri çoğu zaman yetersiz kaldı; Kore Savaşı, Vietnam Savaşı, Yugoslavya’nın dağılması ve Ruanda soykırımı gibi olaylarda BM, istenilen etkili çözümleri üretemedi.
Tarih tekerrür ediyor
Bugüne gelindiğinde ise İsrail 330 gündür Filistinlilerin üzerine bomba yağdırıyor. Gazze’de yaşananlar, BM’nin kurulduğu günlerdeki ideallerin ne kadar uzağında kaldığını gösteriyor.
7 Ekim 2023’te başlayan İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, dünya çapında büyük bir insani krize yol açtı. 330 gün süren bu saldırılar sonucunda 40 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti, 90 binden fazla kişi yaralandı ve 10 bin kişi kayboldu. Bu ölümlerin yüzde 70’ini kadınlar ve çocuklar oluşturuyor.
Gazze’deki altyapı büyük ölçüde tahrip edildi; 150 bin konut tamamen yıkıldı, 80 bin konut kullanılamaz hale geldi, 34 hastane ve 68 sağlık merkezi hizmet dışı kaldı. İsrail, Gazze’ye 81 bin ton bomba attı; bu, İkinci Dünya Savaşı’ndaki en büyük bombardımanlardan bile daha büyük bir yıkım anlamına geliyor.
İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından bu yana geçen 85 yılın ardından, Gazze’de yaşananlar insanlığın ne kadar az ilerlediğinin de göstergesi. BM’nin varlığına ya da yaşanan trajedilerin büyüklüğüne rağmen, dünya hala savaşa, yıkıma ve insanlık dramına tanıklık ediyor.
İnsanlık, 1 Eylül 1939’da başlayan büyük trajediden aldığı dersleri unutmuş gibi görünüyor.
Gazze’deki durum, BM’nin kuruluş amacını yeniden sorgulamanın ve uluslararası toplumun bu tür krizleri nasıl önleyebileceğini ciddi bir şekilde düşünmenin zamanının geldiğini ortaya koyuyor.
Bugün 1 Eylül… Bundan 85 yıl önce, Nazi Almanyası’nın Polonya’yı işgaliyle İkinci Dünya Savaşı başladı. Bu tarih, dünya tarihinin en kanlı ve yıkıcı savaşının fitilini ateşledi.
80 milyondan fazla insan hayatını kaybetti, binlerce şehir yıkıldı, milyonlarca kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Savaşın ardından, devletler bir daha böyle bir trajedi yaşamamak için Birleşmiş Milletler’i (BM) kurdu. Ancak bugün, Gazze’de yaşananlar, BM’nin varlığına rağmen savaşın ve yıkımın hala devam ettiğini gösteriyor.
İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcıyla Gazze’deki çatışmalar arasında güçlü bir bağlantı bulunuyor; her iki durumda da uluslararası toplumun müdahalesi yetersiz kalıyor ve siviller en büyük bedeli ödüyor.
İkinci Dünya Savaşı’nda 80 milyondan fazla insan öldü
1 Eylül 1939’da Almanya, Polonya’ya saldırarak İkinci Dünya Savaşı’nı başlattı. Savaşın ilk haftalarında binlerce sivil öldü, şehirler yerle bir oldu. Savaşın ilerleyen yıllarında Londra Blitz, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları, Dresden bombardımanı gibi olaylar tarihe kazındı. Bu savaş, yaklaşık 70-85 milyon insanın ölümüne neden oldu.
Bu kayıplar arasında yalnızca savaş alanlarında ölen askerler değil, aynı zamanda soykırımlarda hayatını kaybeden milyonlarca Yahudi, Roman ve diğer azınlıklar da vardı.
Şehirler, özellikle Almanya’nın Dresden şehri, Müttefik kuvvetlerin yoğun bombardımanlarıyla harap oldu. ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye karşı nükleer silah kullanılması, savaşın sonunu getirdi ama aynı zamanda yüzyıllar boyunca etkisi sürecek bir trajediyi de yaşattı.
Birleşmiş Milletler’in kuruluş amacı tarihe gömüldü
Savaşın bitiminde, dünya liderleri bir araya gelerek böyle bir trajedinin bir daha yaşanmaması için Birleşmiş Milletler’i kurdu. BM’nin temel amacı, uluslararası barışı ve güvenliği korumak, savaşları önlemek ve insan haklarını savunmaktı.
Ancak, BM’nin kuruluş amacına rağmen, Soğuk Savaş’tan günümüze kadar pek çok çatışma ve savaş yaşandı. BM’nin müdahaleleri çoğu zaman yetersiz kaldı; Kore Savaşı, Vietnam Savaşı, Yugoslavya’nın dağılması ve Ruanda soykırımı gibi olaylarda BM, istenilen etkili çözümleri üretemedi.
Tarih tekerrür ediyor
Bugüne gelindiğinde ise İsrail 330 gündür Filistinlilerin üzerine bomba yağdırıyor. Gazze’de yaşananlar, BM’nin kurulduğu günlerdeki ideallerin ne kadar uzağında kaldığını gösteriyor.
7 Ekim 2023’te başlayan İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, dünya çapında büyük bir insani krize yol açtı. 330 gün süren bu saldırılar sonucunda 40 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti, 90 binden fazla kişi yaralandı ve 10 bin kişi kayboldu. Bu ölümlerin yüzde 70’ini kadınlar ve çocuklar oluşturuyor.
Gazze’deki altyapı büyük ölçüde tahrip edildi; 150 bin konut tamamen yıkıldı, 80 bin konut kullanılamaz hale geldi, 34 hastane ve 68 sağlık merkezi hizmet dışı kaldı. İsrail, Gazze’ye 81 bin ton bomba attı; bu, İkinci Dünya Savaşı’ndaki en büyük bombardımanlardan bile daha büyük bir yıkım anlamına geliyor.
İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından bu yana geçen 85 yılın ardından, Gazze’de yaşananlar insanlığın ne kadar az ilerlediğinin de göstergesi. BM’nin varlığına ya da yaşanan trajedilerin büyüklüğüne rağmen, dünya hala savaşa, yıkıma ve insanlık dramına tanıklık ediyor.
İnsanlık, 1 Eylül 1939’da başlayan büyük trajediden aldığı dersleri unutmuş gibi görünüyor.
Gazze’deki durum, BM’nin kuruluş amacını yeniden sorgulamanın ve uluslararası toplumun bu tür krizleri nasıl önleyebileceğini ciddi bir şekilde düşünmenin zamanının geldiğini ortaya koyuyor.